AK Parti, yarın bir Büyük Kongre'yi daha gerçekleştirecek. AK Parti Kongreleri gerek katılımcıları gerek mesajları gerekse kadro yenilenme oranı ile her zaman ilgi çekici oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye Yüzyılı yolunda "Yeni dönemin kapılarını birlikte açalım!" çağrısı ile çerçevesini çizdiği Kongre, "Adında AK, Işığında İstikbal" teması etrafında şekillenecek. Ve elbette Cumhurbaşkanımızın, "Allah'ın izni ile yarım kalan hiçbir hikâye olmayacak!" vurgusu ile geleceğe yürüyüşün kodları kamuoyuyla paylaşılacak.
Kuruluşundan bugüne... "AK Parti Klasiği" haline gelen, "Kongre Modeli" pek çok parti tarafından da örnek alındı. Davetlilerinden başlayarak, salon düzeni, afiş ve pankartları, müziği, siyasi ve toplumsal mesajları, küresel ve bölgesel yansımaları, nihayet kitlesel erişim kabiliyeti ile AK Parti'nin büyük buluşmaları "tanınan markaya" dönüştü.
Kongre deyince... Doğal olarak "değişimin kapsamı, yani isimler de merak ediliyor." Bu tarz özel bilgiler ancak, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar mutemet parti yöneticisinde bulunduğu için bizim, değerlendirme kriterlerine odaklanmamızda fayda var. Kriter başlığı açıldığında ise öncelikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "güven skalası" akla geliyor. Neden? Bu konunun, Erdoğan'ın AK Parti'ye verdiği değer, yakın tarihte yaşanan travmatik olaylar ve zor zamanlarda sergilenen duruşlarla yakın ilgisi dikkati çekiyor.
Tanıdığım kadarıyla Sn. Erdoğan...
Samimi bir Müslüman olarak önce Allah'a inanıyor ve güveniyor. Sonra, kendisine olan güvenini gösteriyor. Muhakkak ki milletine çok güveniyor. Davasının doğruluğuna ve misyonunun istikamet üzere olduğuna güveniyor. Bundan sonrası ise ayrıca önem taşıyor!
Cumhurbaşkanı,
Gezi Olaylarını ve sokakta iktidar değiştirmeye dönük organizasyonu hiç unutmuyor. Bu kurguyu doğru okuyan az sayıdaki partili arkadaşını hafızasında tutuyor. 17-25 Aralık emniyet ve yargı darbesi karşısında sütre gerisine çekilenler ve şüphe edenler ile bu tezgâhın ana amacını görerek tavır sergileyenleri birbirinden ayırıyor. Çok daha mühimi... 15 Temmuz hain darbesine karşı duran, bu hayâsızca akını bozguna uğratmak için milletle kol kola meydanlara çıkanları çok müstesna bir yerde tutuyor.
Başka bir yığın faktör olmakla birlikte bu üç dönüm noktasında, Sn. Erdoğan'ın "güven ölçütlerini" yeniden belirlediği anlaşılıyor.
Haliyle, yukarıdaki sıralamada; "Ailesi, yılların imbiğinden süzülüp gelen akil insanların görüş ve kanaatleri de Cumhurbaşkanı için hatırı sayılır anlam taşıyor."
Lâkin iddia edildiği, hatta kasten çarpıtıldığı gibi "yakın çevreye" dayalı alternatif karar merkezinden bahsetmiyoruz. Güven duymak, önemsemek başka bir şey... Eldeki iç verileri ve farklı kaynaklardan da gelen bilgileri, siyasi tecrübenin süzgecinden geçirip, AK Parti'nin yetkili kurullarıyla, dosyanın niteliğine göre ilgili bakanlar ve danışmanlarla da konuşarak nihai karara bağlamak başka bir şey.
Bu nedenle... "Aile ve yakın çevre spekülasyonu" ile "Külliye etrafında fitne tohumu ekme çabalarını" yabana atmamak gerekiyor. Bilhassa trollerin ve muhalif mahalledeki serdengeçtilerin operasyonel faaliyetlerine karşı uyanık olmak da ehemmiyet arz ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın...
Dünü hatırlayarak, bugünü analiz ederek, geleceği öngörerek kararlarını olgunlaştırdığını tekrar tekrar vurgulamak lâzım. Bilhassa geleceğe dair hedefleri esas alan, pek çokları için ezber bozan tercihleri ama çok yönlü dengeleri gözeten kararlarını görmemiz sürpriz olmayacak!