Siyasette sağ-sol değil ‘merkez’ büyüyor

Türkiye'de siyasetin gündeminden ne yazık ki CHP içi kavgayı ve iktidar-muhalefet gerginliğini indirmek pek mümkün değil. CHP'lilerin kendileri bile şikâyet ediyor ama sonuç değişmiyor. Kısırdöngü içinde akıp giden bir siyasi hayat var. Oysa hem dünyada hem de Türkiye'de çok değişti ve değişiyor. Bugün geriye dönüp bakın, 23 yıl önce AK Parti'yi iktidara taşıyan sosyoloji aynı sosyoloji mi? Olmadığını hepimiz biliyoruz. Ama ne yazık ki siyasetin gündeminde toplumdaki küçük veya büyük değişimlere veya yeni beklentilere ilişkin hiçbir tartışma yok. Kısa tarihinde bu konuya en çok önem veren ve yeni siyaset üretmeyi ihmal etmeyen AK Parti bile zorlanıyor.

Herhalde partiler sadece "Hangimiz öndeyiz" araştırmasıyla yetiniyor. Derin toplum araştırmaları yapılsa ve dikkate alınsa, siyaset bu kadar kısır çekişmelerle boğuşmazdı.

Önümde İSAR Araştırma Merkezi'nce yapılan ve Türkiye'nin toplumsal yapısına ışık tutan çok kapsamlı bir "Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması" (TGSS) var. Marmara, Boğaziçi ve Özyeğin Üniversitesi gibi birçok üniversite öğretim üyesinin görev aldığı araştırma, 7 Mayıs-2 Haziran 2024 tarihleri arasında "örnekleme" yöntemiyle yapılmış. TÜİK'in kent-kır sınıflandırması ve nüfus yoğunluğuna dayalı olarak belirlenen 26 ilde ve 2 bin 615 kişiyle yüz yüze yapılan araştırmada, siyasi eğilimlerdeki çarpıcı değişime dikkat çekilerek şöyle deniyor:

"Eğitim, sağlık, aile yapısı, sosyal ilişkiler ve gençlik gibi kritik konularda ortaya koyduğu detaylı bulgular, toplumun bugünkü dinamiklerini anlamanın yanı sıra geleceğe yönelik sosyal politika ve stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlamaktadır."

Bugün bu araştırmanın sadece "siyaset" başlığı altındaki verilerini özetlemeye çalışacağım.

Siyasetçilerin ne kadar ilgisini çeker bilemem ama bu başlık altında, Türkiye'deki bireylerin siyasal eğilimleri, kurumlara duydukları güven ve uluslararası ilişkilere yönelik algıları anlamaya yönelik kapsamlı veriler toplanmış, bireylerin ideolojik konumları, iç ve dış politikaya yönelik eğilimleri, Türkiye'ye aidiyet hisleri ve yurtdışında yaşama isteği gibi pek çok başlık detaylı bir şekilde ele alınmıştır.

İlk veri, Türkiye'de siyasetin klasik ayrımı olan "yüzde 65 sağ, yüzde 35 sol seçmen" profilinin nasıl değiştiğini gösteriyor.

TGSS verilerine göre, Türkiye'de bireylerin yüzde 40'ı sağ, yüzde 32'si sol görüşte, yüzde 28'i de kendisini merkezde konumlandırıyor.

Dikkat çeken bir nokta da kadınların daha çok merkezde, erkeklerin ise sağ ve sol uçlarda yoğunlaştığı gerçeği. Bu bulgular kutuplaşmadan beslenenlere uyarı niteliğinde ve sivil siyaset açısından olumlu.

Gelelim en çok güven duyulan kurumlara... Sonuçlar değişmemiş gibi: Orduya yüzde 72, polise yüzde 59 güven duyulurken, siyasi partilere güven yüzde 8, dini cemaatlere ise yüzde 12...

Şu veriler çelişki gibi görünse de siyaseti uyarma açısından çarpıcı:

Katılımcıların yüzde 81'i Türkiye'ye güçlü bir aidiyet hissettiğini, ancak yüzde 49'u da fırsat bulduğunda yurtdışında yaşamak istediğini söylemiş.

Uzmanlar bu sonucu şöyle yorumluyor: "Bu durum, bireylerin ülkeye duygusal bağlılıklarını korurken, yaşam koşulları ve geleceğe dair endişelerle farklı arayışlara yönelme eğiliminde olduklarını göstermektedir."

Son bir not da uluslararası aktörlere, yani devletlere bakışla ilgili. Türkiye'de insanların en olumlu baktığı ülke yüzde 26 ile Almanya. ABD yüzde 9, Suudi Arabistan ise yüzde 10...

Uluslararası kurumlarda ise AB yüzde 32 ile birinci. En olumsuz bakılan kurum ise yüzde 13'le IMF...