CHP’nin ‘şaibeli’ kurultayı

CHP yüzyılı aşan tarihine 38 olağan, 19 olağanüstü kurultay sığdırdı. O kurultaylarda çok sert siyasi tartışmalar da yaşandı, hizipler savaşı da oldu, koltuk kavgası da... Ama CHP'nin hiçbir kurultayı bugünkü kadar "şaibe" altında kalmadı.

Hiçbirinde bu düzeyde bir ihanetten, hançerlemeden, "delege pazarı" rezilliğinden söz edilmedi. Hiçbirinde para-delege ilişkisi bu kadar ayyuka çıkmadı. Bu da öyle birdenbire "Kötü adamlar CHP'ye geldi, mertlik bozuldu" denilerek olmadı.

Bu CHP'nin uzun tarihi ve misyonuyla ilgili olduğu kadar, son 15 yıla damgasını vuran yönetim modeliyle de ilgiliydi. Hem siyasi bir tercihti hem de derin bir açmazdı.

CHP kurucu parti olarak toplumu değiştirir ve tek tipleştirirken tartışmalara, travmalara yol açsa da "devrim" denecek birçok değişime de imza attı. Ancak uzun tarihi içinde hem dünya hem de değiştirmek istediği toplum çok değişmiş ama kendisi yerinde saymıştı. Hâlâ dünyaya 1930'ların dünyası gözüyle bakan bir CHP var.

Son yıllarda özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu döneminde biraz "devşirme", biraz "artık sağ-sol yok" argümanıyla klasik CHP olmayı bile başaramayan bir CHP modeli ortaya çıktı. Sağdan gelen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun liderliğe yürümesi, ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın hayalini bile kuramayacağı bir aktöre dönüşmesi tam da bu dönemin eseri.

Para-delege ilişkisi de bu dönemin eseriydi. Çünkü siyasetin finansmanı ağırlıkla belediyelerce karşılanıyordu. Hatırlayın, "balya balya para kuleleri"yle CHP İstanbul il başkanlık binası satın alındı. CHP'den bir Allah'ın kulu sorgulamadı. Bu aslında arkasından gelen İstanbul İl Kongresi ve CHP kurultayında olacakların da ilk işaretiydi. Hatta bugünün "ihanetçisi" o gün divan başkanı yapılmıştı.

Sonrasında ne oldu?

Pazar günü açılan döviz bürolarından, belgelerden söz edildi. Hatta para-delege ilişkisini Erkan Çakır gibi çok sayıda CHP'li bas bas bağırdı. O sesleri de duyan olmadı.

Şimdi kıyısından köşesinden "Şaibe var" diyenler CHP'de yine "siyasetsiz" bir hesaplaşma içinde. Süreci ilk ateşleyen Akif Hamzaçebi oldu. Hamzaçebi, Başkan Erdoğan'ın CHP kurultayına yönelik "Şaibeli kurultay" sözüne CHP yönetiminin neden cevap vermediğini sordu. Bu Kılıçdaroğlu için iyi bir fırsattı ve kaçırmadı. Çıktığı bir televizyon programında önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e şaibe üzerinden yüklendi:

"Bu her tarafa çekilebilecek bir şaibe. Nedir şaibe? 'Ya çık açıkla' diyecekler ya da 'Böyle bir şey yoktur' diyecekler. Parti yönetiminin açık ve net açıklama yapması lazım. Yapmıyorsanız, e sükût ikrardan gelir, o zaman başka bir şey var demektir burada. Bir şey varsa, kesinlikle partinin kirlilikten arınması gerekir."

Sonra da İmamoğlu'na yüklendi ve hakkında açılan davalara ilişkin çok ağır bir hatırlatma yaptı:

"Benim de hakkımda davalar açılıyor, verilmeyecek hesabım yok. Boğazımdan haram lokma inmedi."

Daha önceki iddialar ve bu çıkışlar doğal olarak parti içinde kalmadı yargıya da yansıdı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da açtığı soruşturma nedeniyle Kılıçdaroğlu ve Hamzaçebi'yi tanık sıfatıyla ifadeye çağırdı.

Artık bu saatten sonra Hamzaçebi gibi, "Benim, bizim kurultayımızla ilgili şaibe vs. gibi herhangi bir iddiam yok" denilse de sonuç değişmez. CHP kurultayı kirlenmiştir. Kurultaya düşen "şaibe"yi duymazdan gelenler de, geçmişte susan ve bugün dillendirenler de bu kirlenmenin bedelini öder.