Doğru soru, doğru cevabın ve çözümlerin ön şartıdır.
“CHP’nin cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” sorusu kadar, hatta ondan daha önemli bir soru değil mi?
Bugün CHP’de ön planda olan isimler arasında yakın gelecekte Başbakanlık koltuğuna oturacak politikacı kim olabilir?
Soruyu böyle sorduğunuz zaman bugünün “Mansur mu, Ekrem mi?” ikilemi bütün anlamını kaybediyor, hatta Özgür Özel de potaya giriyor.
Parlamenter sistemde Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı koltuğunu mu yoksa Başbakanlığı mı tercih eder? Rahmetli Özal, Demirel başbakanken cumhurbaşkanlığına geçmişti. Demek ki eğilim cumhurbaşkanlığı yönünde. Ancak önceki iki isim cumhurbaşkanlığı makamını, yorucu bir siyasi mücadele hayatının son durağı olarak görmüşlerdi. İmamoğlu daha siyasi kariyerinin başlarında. Yine de gözünüzde İmamoğlu’nun 2017 öncesi yapısıyla cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğunu, bütün yetkilerin Başbakan Mansur Yavaş’ın veya Özgür Özel’in elinde toplandığı durumu canlandırmayı deneyin.
CHP’nin vizyonu
İktidar iddiası olan bir parti olarak CHP çok hazırlıksız. Partinin bütün dinamizmi “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” sorusuna kilitlenmiş durumda. Yeni bir program, daha geniş bir tabana yayılacak bir kimlik, temel sorunlara yönelik çözüm politikaları, devlet kurumlarında reform önerileri konusunda CHP’den gelen cılız sesleri “Mansur mu, Ekrem mi?” gürültüsü bastırıyor. Halbuki ülkenin objektif şartları ve açmazları CHP’nin önüne altın tepside hediye paketine sığdırılmış fırsatlar sunuyor.
Mevcut iktidar enflasyon, dolayısıyla geçim sıkıntısı problemini çözemiyor. İktidarları deviren, yenilerini inşa eden bu temel problemin çözümü için yeni bir hikâye lazım. AK Parti, Mehmet Şimşek’in tam yetki ile duruma el koymasına rağmen bu hikâyeyi üretemiyor. Piyasaların ihtiyaç duyduğu güven ortamı, en önemlisi çözüm umudu ortalıkta yok. Umut tükenince iktidarlar değişir, hatta şartlar kendiliğinden erken seçimi zorunlu kılar. Yenisini iktidara getiren güç sadece eskisinden kurtulma iradesidir. Yeni iktidarın bu beklentiye her katkısı yolu ve zamanı kısaltır.
Erken seçim için bastırmak dışında CHP’nin bir siyasi vizyonu yok. Buna rağmen talih rüzgârı ondan yana esiyor.
AK Parti iktidarı hukuku rafa kaldırırken ekonomik krizi çözme umudunu da onunla birlikte yok etmiş oldu. Halkın muzdarip olduğu geçim sıkıntısını çözecek yeni bir hikâye ancak güçlü bir hukuka dönüş hamlesiyle gelebilirdi. Mesele hukuksuz tutuklamalardan ibaret değil, piyasaların hukuka ve yargıya güveni yok. Güvenin olmadığı bir toplumda her şeyin maliyeti artar, artan maliyetler ekonominin sırtında ağırlaşan bir kambura döner. Sonra halk artan fiyatların, geçim sıkıntısının altında ezilir ve el mahkûm iktidarlar değişir.
CHP’nin elindeki en önemli koz, iktidarın tükenişine karşı yeni bir solukla bu hikâyeyi yeniden başlatma ihtimali. Çok bir şey değil.
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, Çağlayan'da halkın önünde birlikte konuşuyor
CHP’nin başbakan adayı kim olacak?
Parlamenter sisteme dönüş mecburiyeti
CHP’de aklı erenlerin kurnaz olanları, mevcut sistemi yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, hiç olmazsa bir dönem kullanarak olağanüstü yetkilerle ortalığı dümdüz etme niyetlerini saklamaya bile çalışmıyorlar. 2023 seçimlerinde Altılı Masa “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Dönüş” programında uzlaşmış ama bir takvim açıklamamıştı. O da ayrı bir kurnazlıktı; ancak asıl tekrarlanan ikinci seçime kadar geçen iki haftalık sürede parlamenter sistemin adından bile bahsetmediler. Muhalefet ahlaki üstünlüğünü orada kaybetti.
Türkiye derin bir sistem krizi yaşıyor. Mevcut sistem, hukukun üstünlüğünün yerine (kim olduğu önemli değil) kişilerin üstünlüğünü getirdi. Kurumlar etkisizleşti. Denge-fren mekanizmalarının tamamı çöktü. Denetim organları toplu halde felç oldu. İktidar kanadında bile siyaset kurumu, gücünü sorumluluk taşımayan bürokrasiye devretti. Üretim hattı gibi tasavvur ederseniz, devlet fabrikası tamamen durdu. İçeride küçük tezgâhlarda herkes kendi işini yürütüyor. Ortada bir sistem yok. Ekonomik kriz siyasi sistemin eseri.
Sistem değiştirmeden ekonomiyi düze çıkartamazsınız. Parlamenter sisteme dönüş, toplumu derleyip toplayacak ve siyasi liderliğin peşine takacak gerçek hikâyenin ana omurgasını veriyor. Muhalefet geç kalırsa, bu sefer iktidar bu projeyi gündeme getirecek.
Baştaki soruya dönelim. Başbakan kim olacak? Bu sorunun altına yerleştirilecek parlamenter sistemi, ekonomik krizi sona erdirecek mekanizmalarını ve takvimini cevabı verenler kolaylıkla bulacaklardır.