‘Yaptığım doğruydu!’

Kamuoyunun yakından takip ettiği, maalesef siyasal alana da sirayet eden "Teğmenler Soruşturması" nihai karar aşamasına gelmek üzere. Milli Savunma Bakanlığı'nın çok yönlü olarak sürdürdüğü incelemelerin yanı sıra teğmenlerin ifadeleri de ilginç boyutlar içeriyor.

"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" söylemi üzerine bina edilen "Alternatif Yemin Töreni"nin Kara Harp Okulu'nda sıralı komutanlar tarafından önceden bilindiği, teğmenlerin ısrarla bu seremoniyi gerçekleştirmek için başvuruda bulundukları, ancak kendilerine izin verilmediği, buna rağmen amirleri tarafından gerekli önlemlerin alınmadığı artık bir sır değil.

Soruşturma sırasındaki detaylar elbette dikkat çekici...

 O güne dair kapsamlı kamera kaydı incelemesi yapılıyor. Dönem birincisi teğmen etrafındaki toplanma anına kesit kesit bakılıyor ve kılıç çatmadan başlayarak, eski yemin metninin okunduğu o sahnelerin özellikle kayda aldırıldığı görülüyor!

 Teğmenlerin temas çevrelerine, Harp Okulu öncesindeki eğitim hayatlarına ilişkin Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan ayrıntılı rapor isteniyor.

 Teğmenlerle tek tek konuşuluyor. Çapraz sorularla kapsamlı vaka analizi tamamlanıyor. Teğmen Ebru Eroğlu'nun birinciliğini çekemeyen devre arkadaşları olduğu iddiası dahi göz önünde bulunduruluyor.

 Ayrıca... Teğmenlerin siville ilintilerine, askeri veya sivil hayattan azmettiren kişi veya gruplar olup olmadığına da bakılıyor.  Tarikat, cemaat vb. oluşumların yanında, siyasi unsurlarla da bağ kurup kurmadıkları araştırılıyor. Günün sonunda dışsal bağlantı, TSK içinde cunta benzeri yapılanma noktasında somut bir bulguya ulaşılamıyor.

Kılıç çatıp eski yemin metnini okuyan teğmenlerin ezici çoğunluğu, genel topluluğun o anki akımına kapıldıklarını, özel bir saikle hareket etmediklerini, suç teşkil eden bir faaliyetin bilerek parçası olmadıklarını savunuyor.

Geriye; organize, bilinçli disiplinsizlik fiili ve bu fiilde ısrar eden 5 isim kalıyor!

Kara Harp Okulu dönem birincisi Topçu Teğmen Ebru Eroğlu'nun beyanlarına gelince... Sınırlı da olsa öğrendiğim ve teyit ettiğim husus şöyle:

Öncelikle Teğmen Eroğlu, "Yaptığım doğruydu!" diyerek, 30 Ağustos 2024'teki alternatif yemin töreninin ve bu kapsamda verilen mesajın arkasında durduğunu gösteriyor.

Fakat...

Dönem arkadaşları ile gerçekleştirdikleri yemin merasiminin, devlet erkânı ayrıldıktan, yani resmi tören bittikten sonra icra edildiğini, devlete karşı bir hareket niteliği taşımadığını söylüyor!

Peki, 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu'nun 20. maddesinin c fıkrası hangi hükmü içeriyor:

"Silahlı Kuvvetler'den ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler şunlardır:

c) Hizmete engel davranışlarda bulunmak: Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillerde bulunmaktır!"

***

TSK'da komutanların, astlarını sevk ve idare ederken "Teğmen hatası" olarak nitelenen durumlara, şartların gereğine göre esnek yaklaştıkları belirtiliyor. "Teğmen, mesleğin başındaki genç olarak hata yaparsa olayın niteliğine göre tolere edilebilir! Üsteğmen hata yaparsa net biçimde uyarılır ve gerekirse yaptırım uygulanır, yüzbaşı ve daha üst rütbeliler hata yaparsa sonucuna katlanır" şeklinde özetlenebilecek bir yapılageliş bu.

Gel gör ki... 30 Ağustos'ta sergilenen tavır, askerliğin varoluş prensiplerini ve tolerans sınırlarını aşıp geçiyor!

Kara, Hava ve Deniz Harp okullarında dönem birincilerinin kadın teğmenler olduğu bir günde keşke her yöne eğilip bükülebilecek o davranışın içine girilmeseydi. Ama daha da önemlisi, genç teğmenlerin eski yemin metnini okumak için hazırlıklı olduğunu bilen takım komutanları ve diğer amirleri, mezunların organize olmalarına fırsat vermeden ailelerinin yanına götürüp Milli Savunma Bakanlığı'nı, Milli Savunma Üniversitesi'ni ve Harp Okulu'nu sıkıntılı tablonun içine çekmeseydi...

Bu saatten sonrası mı? Belli ki idari yargının konusu olma yolunda...