DEM’liler İmralı’ya gidecek ama hangi DEM’liler?

CUMHURBAŞKANI Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin grup konuşmaları ve iki liderin görüşmesi bir süredir olağanüstü bir dikkatle takip ediliyor.

Yeni dönemin yol haritasını anlamak isteyenler açısından yararlı. Ancak bir de nereden bir açık yakalayabiliriz diye kıvrananlar var. “Cumhur İttifakı’nda bir çatlak meydana getirebilir miyiz?” diye uğraşıyorlar. Ama hep açığa düşüyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bahçeli’nin çağrısına ortağız. Tam bir uyum içindeyiz” dedi.

HOLLYWOOD SENARYOLARI

Hep söylüyorum bu bir devlet politikası. Erdoğan, 3 Ekim’de Bahçeli’yi evinde ziyaret etti. Oradan çıktı, MGK Toplantısı’na gitti. Bahçeli, 22 Ekim’de Öcalan’la ilgili çağrıyı yaptı. Erdoğan ile Bahçeli, 14 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi. Bu görüşmeye ilişkin olarak Hollywood filmlerine taş çıkartacak senaryolar yazıldı. Hiçbiri doğru çıkmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha, “Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli’yle tam bir mutabakat halindeyiz, uyum ve eşgüdüm içinde hareket ediyoruz” dedi.

“GÖRÜŞÜYORLAR” CEVABI

Bahçeli, “İmralı ile DEM grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeden yapılmasını bekliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruldu. Erdoğan da “Görüşüyorlar” diye karşılık verdi.

Erdoğan’ın DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’yı ziyaretini kastettiğini sanıyorum. Ömer Öcalan görüştü. Abdullah Öcalan, sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu söyledi. Ama Kandil ve DEM Parti, barışı değil savaşı tercih etti. Mustafa Karasu, “Devlet Bahçeli Meclis’e çağırmış, örgütünü dağıt demiş. Ne demek örgütünü dağıt! 50 yıldır mücadele ediyoruz” dedi.

ÖCALAN’I DİRİ DİRİ GÖMDÜLER

Ben de bunun üzerine ‘PKK, Öcalan’ı diri diri İmralı’ya gömdü’ diye yazdım. Haksız mıyım?

Bahçeli’nin DEM görüşsün çağrısı üzerine ikinci bir fırsat kapısı açıldı.

İMRALI’YA KİM GİDECEK

DEM Parti Eşgenel Başkanları görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundular.  DEM’lilerin Öcalan’la görüşmesi sağlanacak. Ancak DEM’in Eşgenel Başkanları mı gidecek, yoksa DEM içinden başka isimler mi tercih edilecek? 

Çünkü DEM’in Eşgenel Başkanları çözüm karşıtı. Kandil’le birlikte hareket ediyorlar. Önemli olan Öcalan’la görüşme değil, önemli olan Öcalan’ın mesajlarının doğru aktarılması. Çünkü bu bir turistik seyahat değil. Ömer Öcalan 2 saat görüştü. Biz bir cümleyi biliyoruz. Kandil, Öcalan’ın mesajlarını değerlendirmeye dahi değer bulmadı.

O nedenle DEM içinden çözümü destekleyen ve Öcalan’ın mesajlarını doğru aktarabilecek deneyimli isimler tercih edilebilir.

TARİHİ FIRSATLAR SUNUYORLAR

Bahçeli’nin “umut hakkı” çıkışı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Silahı gömdüğünüz anda önünüz açılır” mesajı çok önemli. Anlayan anlar, anlamayan sonuçlarına katlanır.

Bu mesele Türkiye’nin beka meselesi. Hele Ortadoğu’da haritaların kanla yazıldığı bir dönemde Erdoğan ve Bahçeli’nin hamleleri tarihi öneme sahip. İki lider tarihi fırsatlar sunuyorlar.

“Cumhur İttifakı’nda çatlak var mı?” diye uğraşanlar keşke enerjilerini bu tarihi süreci anlamaya harcasalar.

PERSPEKTİF

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grubu’ndaki konuşmasında bir perspektif ortaya koydu. Bahçeli’nin, MHP’nin çıkışını; Erdoğan’ın çırpınışlarını anlamak için şu satırları dikkatli bir şekilde incelemekte fayda var.

Erdoğan, “Dünya yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşıyor. Aynı şekilde bölgemiz, kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında adeta cayır cayır yanıyor. İşte böyle bir iklimde, Cumhur İttifakı olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Esasen karşımızdaki bu tablo, sadece AK Parti’yle, Cumhur İttifakı’yla sınırlandırılamayacak kadar önemlidir” dedi.

TEĞMENLER

Buradan siyasetin diğer sıcak başlıklarına geçmek istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, teğmenler konusunda çerçevesi çok net olarak çizilmiş bir bakış açısını ortaya koydu. Erdoğan’ın teğmenlerle ilgili soruşturmada “Çok sert gitmeyin” diye uyarıda bulunduğunu yazdım. Ama aynı zamanda o cümlenin içinde, “Bizim dönemimizde bu tür oluşumların, cunta faaliyetlerinin bittiğini düşünüyordum. Demek ki bitmemiş” diye bir tespiti var.

DÖNEM BİRİNCİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in üç genç kızımızın dönem birincisi olduğu bir dönemde korsan yemin olayının yaşanmasından dolayı ne kadar üzgün olduklarını duyuyorum. Hele hele korsan yeminin okunmasına liderlik yapan Ebru Teğmen’e ilişkin “Dönem birincisi olmuşsun. Önünde parlak bir gelecek varken neden bu işlere girdin?” diye hayıflandıklarından eminim. Ama bu, gerçekleri görmemize engel değil.

ENVER GİRECEĞİNE BULGAR GİRSEYDİ

Erdoğan da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kırmızı çizgisi olan disipline dikkat çekti. 7 kez müracaat etmişler, 7 kez reddedilmişler ama ‘emre itaatsizlikte ısrar’ ediyorlar. Teğmen rütbesinde emre itaatsizlik edenler yarın daha üst rütbelere geldiklerinde ne yapmazlar? Yemin olayında dahi emirleri dinlemeyenler yarın savaş bölgelerinde nasıl hareket ederler? Ordudaki bölünmüşler öyle tehlikelidir ki; Balkan Savaşları’nda “Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girseydi” denilmiştir.

FETÖ’CÜLER

Soruları çalarak Harp Okulu’na girdiği tespit edilen FETÖ’cüler atılmadı. 15 Temmuz darbe girişiminin lideri olan FETÖ’cü 16 general onların arasından çıktı. 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanı’nın emirlerini dinlemediler, Pensilvanya’daki hocalarının talimatlarını esas aldılar.

ERDOĞAN’IN SORUSU

O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sorusu önemliydi: “Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir? Türkiye, 1960 darbesini ve süreçteki pek çok cunta girişimini yaşadı. 1971 Muhtırası’nı tecrübe etti. 1980 darbesinin zulmünü iliklerine kadar hissetti. 1997 post-modern muhtırasının ayıbına maruz kaldı. 15 Temmuz’da milletin sinesine çarpıp yenilmeselerdi, darbecilerin ülkeyi nasıl bir iç savaş iklimine sürükleyeceklerini bilmeyen mi var? Tüm bu hakikatler gün gibi ortada dururken, kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir?”

HEDEF KILIÇDAROĞLU

Erdoğan’ın, Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlerine değinmezsem kendimi eksik hissederim. Geçmişte Ecevit- Demirel çekişmesi vardı. Ama bu kadar karakolluk olmamışlardı. Erdoğan önce affettiği Kılıçdaroğlu hakkında iki dava birden açtı. Hem tazminat davası hem ceza davası. Dün AK Parti Grubu’nda da çok ağır bir şekilde yüklendi.

CHP’Yİ KARIŞTIRIYOR

Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nun hakaretlerine çok kızdığı belli. Kılıçdaroğlu, “hakaretmatik” gibi. Siyasi nezakete uymayan laflar ediyor. Ama Erdoğan’ın sadece Kılıçdaroğlu’na kızdığı için tepki gösterdiğini zannetmiyorum. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu muhatap aldıkça CHP içindeki mücadele sertleşiyor. Kılıçdaroğlu’nun bugünlerde Ekrem İmamoğlu’nu olağanüstü kurultaya ikna etmek için yoğun bir çaba içinde olduğu söyleniyor.

CHP’yi karıştırmaya gerek yok. Zaten onlar her daim karışıyorlar.