Trump, Bahçeli’nin çözümüne yardım edebilir mi?

Trump’ın kabinesine girmesi beklenen Başkan JFK’nin kendisi gibi suikast sonucu öldürülmüş, Adalet Bakanı ve başkan adayı kardeşi Robert Kennedy’nin oğlu Robert Kennedy Jr, aşı karşıtı, babası ve amcasının CIA tarafından öldürüldüğünü düşünen ilginç bir muhalif.

Başkan adayıydı, Trump lehine çekildi. Hatta pusulada hala ismi vardı, geç çekildiği için.

Robert Kennedy Jr’un Sağlık Bakanı olarak Trump kabinesine girmesi bekleniyor.

Kennedy, muhafazakarların en favori tv yıldızı olan Tucker Carlson2a seçimden sonra konuştu. Bir yerinde Trump’la yaşadığı bir hatırasını anlattı.

Bu hatıra bizi de yakından ilgilendiriyor:

“Geçen gün uçakta Başkan Trump ile birlikteyken Orta Doğu hakkında konuşuyorduk.

Bir kağıt aldı ve üzerine Orta Doğu'nun haritasını çizdi—tüm ülkelerin yer aldığı bir harita, ki çoğu Amerikalı bunu yapamazdı.

Sonra her ülkenin asker sayısını yazdı.

Özellikle Suriye ve Türkiye sınırına odaklandı ve dedi ki:

“Suriye ve Türkiye sınırında, bombalanmış küçük bir kampta 500 askerimiz var.”

Devam etti: “Türkiye’de 750,000, Suriye’de ise 250,000 asker var.

Eğer birbirlerine karşı harekete geçerlerse, biz ortada kalıyoruz.”

Generallerine sordu: “Bu 500 askere ne olacak?”

Generallerden biri, “Onlar ölüme terk edilecekler,” diye yanıtladı.

Ve Trump da “Onları çıkarın!” dedi.

Yani, bu tür bir bilgiye sahip bir başkan istiyoruz.

Mantıklı sorular soracak ve Amerikalılar için doğru kararlar verecek bir başkan.”

Trump, İsrail yanlılığı, göçmen karşıtlığı, ırkçı imalı sözleriyle pek çokları tarafından şahin bir sağcı muamelesi görüyor. Hatta Trump’ı neo-con zannedenler bile var.

Ama Trump, bunlardan hiçbiri değil. Bunlardan hiçbiri olacak kadar sofistike biri değil.

Bir ideolojisi hiç olmamış bir işadamı. Pragmatik bir dengesiz.

Ama bu pragmatizmle bazı büyük ve basit fikirlerin taraftarı olmuş.

Mesela America First fikrinin. Yani, özetle bunu söyleyenler diyor ki; Bize ne Avrupa’dan, NATO’dan, dünya jandarmalığından, Ortadoğu’dan. Bizim için öncelik insanlık, dünya değildir. Ulusal çıkarlarımızdır. Paramızı çöllere ya da Avrupalıların konforuna harcamayalım.

Bir tür pasifist bir ulusalcılık bu.

Tabii bu fikrin devamında da daha bilindik bir Amerikan dış politikaso tercihine yollar çıkıyor: İzolasyonalizm.

Yani, dünyanın meselelerinden elini eteğini çekme, içine kapanma ideolojisi bu.

Başkan Yardımcısı JD Vance, Senato’dayken bu fikrin en hararetli sözcülerindne biriydi.

Bir konuşması yeniden dolaşıma girdi:

“Biz dış politikamızı, diğer ülkelere karşı sürekli öğüt veren, ahlaki dersler veren bir yaklaşıma dayandırdık; bu yaklaşımı istemeyen ülkelerle de aynı şekilde davranıyoruz. Çin’in dış politikası ise yol, köprü yapmak ve yoksulları doyurmak üzerine kurulu. Bence bizim de saygıya dayalı, ahlaki öğütler yerine bu ülkenin ulusal çıkarlarına dayalı bir dış politika izlememiz gerek.”

Trump’a bir Amerikan milliyetçisi anlamında sağcı gözüyle bakmak yanıltıcı olur. Amerikan sağcıları, Amerikan devletinden nefret ederler. Devlet, eyaletlere ve insanlara karışan bir statükodur, ona karşı mücadele edilmelidir.

Trump’ın özellikle Amerikan tarihiyle ilgili okuması çok eleştirel.

Mesela verdiği bir röportaj bu ara yeniden dolaşımda:

“Ülkemizin masum olduğunu mu düşünüyorsun? Birçok hata yaptık. Irak savaşına en başından beri karşıyım. Ve birçok insan öldü, etrafta birçok katil var, inan bana.”

Eğer Cumhuriyetçi Parti’nin bütün yüklerinden kurtulmuş olan Trump, izolasyonizm, America First anlayışı, dünyadan asker çekme, savaş başlatmama gibi vaadlerine uygun bir kabine kurarsa beklenmedik hayırlara neden olabilir.

Mesela hiç beklenmedik biçimde Trump’ın Suriye’den asker çekme planı, Devlet Bahçeli’nin PKK’ya çağrısıyla eşleşebilir.

Belki de Türkiye’ye Trumpo barış ve çözümü getirir.