Öcalan ve DEM Parti ‘riske’ girebilecek mi?

Artık şu gerçeğin görülmesi gerekiyor: İsrail sadece İsrail'den ibaret değil, arkasında küresel kirli hesaplar yapan ABD ve Batı aklı var. Batı, bölgeyi son 40 yıldır bugünlere hazırlamak için paramparça etti. Şimdi son hamlenin peşindeler. İsrail bu nedenle durdurulmuyor ve her koşulda, her türlü destek veriliyor.

İran'a planlanan saldırı yapıldığı andan itibaren bölge kimsenin hesap edemeyeceği kadar karışacak. Ateşin nerelere sıçrayacağını bir düşünün. Türkiye bu küresel çılgınlığın tam göbeğinde ve kapsama alanı içinde. Üçüncü dünya savaşı ihtimali boşuna seslendirilmiyor.

Bir süredir Başkan Erdoğan'ın uyarıları, Türkiye'nin BRICS dâhil çok yönlü dış politika arayışı, diplomatik çabası ve son olarak da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tarihi bir riske girerek Öcalan'a yaptığı çağrı, bu tehlikenin kapımıza dayandığını gösteriyor.

Bu planın sahipleri hiç zaman kaybetmedi, ilk işareti terör örgütü PKK'nın kanlı TUSAŞ saldırısıyla verdi. Bu Türkiye'ye "ayağını denk al" mesajıydı...

Israrla iç cephe vurgusu yapan Cumhur İttifakı partileri, büyük oranda bu mesajı doğru okudu. Bunun son çarpıcı örneği Devlet Bahçeli'nin, hiçbir milliyetçi partinin üstlenemeyeceği bir riske girerek, "teröristbaşı" dediği Öcalan'a çağrı yapmasıydı. Peki muhatapları bu çağrıya kendi ölçülerinde bir riske girerek cevap verebilecekler mi?

İLK TEPKİLER OLUMLU

Defalarca bu köşede, ilk adımı teröre karşı tavır alarak DEM Partili siyasi aktörlerin atmaları gerektiğini yazıp durdum. Ama ne yazık ki onlardan böyle bir adım gelmedi. Nihayet Bahçeli, ezber bozan, hepsini şoke eden çıkışıyla onların da önünü açtı. Onlardan gelen ilk tepkiler de olumlu.

DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan: "Sayın Bahçeli, Sayın Öcalan'ın nasıl bir çağrı yapacağını biz de sizin gibi merak ediyoruz. O zaman tecridi kaldırın hep beraber görelim."

DEM Parti Milletvekili Sırrı Sakık: "Bu topraklarda konuşarak her türlü sorunumuzu çözebiliriz."

Daha önemlisi bu gelişme Diyarbakır'dan Kars'a DEM'e oy veren sokaklarda da pozitif bir rüzgâr estirdi.

Siyasi hava olumlu ancak o havayı PKK zehirlemeye devam ediyor. Buna da halktan ciddi tepki var. Aslında terörle sonuç almaya çalışan bütün örgütlerin genetiğinde barış korkusu hep var ve hiç değişmiyor. Bir grup silahları bırakmak isterken, bir başka grup silaha daha çok sarılarak şiddeti artırıyor. Bu duruma PKK'yı bir aparat olarak kullanan ABD ve İsrail'in desteğini de eklemek gerekiyor.

FIRSATLAR VE RİSKLER

Bu noktada herkesin merak ettiği soru şu: PKK gerçeğini en iyi bilen ve zaman zaman adamlarına, "ABD size ne verir ahmaklar" diye zılgıt çeken Öcalan'ın kurduğu örgüt üzerinde etkisi olacak mı olmayacak mı?

Kafasında kırk tilki dolaşan Öcalan'ın önüne hayatının en önemli fırsatı çıkmış durumda. Bunu kaçırmayacak diye düşünüyorum. Ayrıca kim ne derse desin, 75 yaşına gelen Öcalan hâlâ, "Sahada biz varız" diyen Cemil Bayık dâhil Kandil baronlarından PKK ve DEM Parti kadroları üzerinde çok daha etkili. Bütün mesele bunu doğru kullanıp kullanmayacağı. Büyük ihtimalle şu gerçeği de görüyor: Birilerinin dediğinin aksine FETÖ belasından kurtulan Türkiye hem iç cephe ve güvenlik açısından çok güçlü hem de bölgesel konjonktür Türkiye için çok uygun. Eğer son çağrıya olumlu cevap gelmezse Türkiye her ihtimale hazır ki Bahçeli tarihin akışının değişeceğini söyledi:

"Belki bugünden sonra tarihin akışı daha farklı olacaktır. Belki bugünden sonra ülkemin şafağı bir başka sökecektir. Belki bugünden sonra Türkiye'nin prangaları tamamıyla kırılacaktır."