Bu arada ‘Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor’ sorusu gündeme geldi. Yazımın sonunda yazacağımı ilk başta ifade edeyim. Yeni bir çözüm süreci gündemde değil.
MASAYA OTURULMAZ
Zaten hem Bahçeli hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç cepheyi sağlam tutma adına, samimi bir şekilde el uzatıldığını söylediler. Bahçeli, “Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin” dedi. Çözüm sürecinin şartları farklıydı. PKK ve HDP süreci sabote ettiler. “Aynı suda ikinci kez yıkanılmaz.”
KANDİL RAHATSIZ
Zaten Bahçeli ve Erdoğan’ın bu açıklamalarından Kandil rahatsız oldu. Demek ki Erdoğan ve Bahçeli doğru bir hamle yaptılar. Önce Bese Hozat, ardından da Mustafa Karasu, “Bahçeli’nin el sıkması özel savaş siyaseti gereğidir” diye açıklama yaptılar.
TERÖRÜ BIRAKMAZ
PKK, Kürt sorununun çözümünü istemez. Çünkü Kürt sorunundan beslenir. Kürt sorununun çözümünün önündeki en önemli engel, PKK’dır. Kandil, terörün bitirilmesini istemez, çünkü varlığını teröre borçludur. Terör, Kandil’in sigortasıdır.
O nedenle PKK kendini feshetmez ancak Türkiye, PKK’yı etkisiz hale getirebilir. Sınırlarımız içinde de bunu büyük ölçüde başardık.
BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISI
Ama Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısıyla birlikte yeni bir sayfa açıldı.
Bahçeli, “Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” dedi.
Peki bu konuda bir gelişme var mı? Öcalan’la uzun süredir görüşme yaptırılmıyor. En son kardeşi Mehmet Öcalan 12 Ağustos 2019 tarihinde İmralı’ya giderek Öcalan’la görüşmüştü.
ÖMER ÖCALAN’IN BAŞVURUSU
Öcalan’la görüşmek için ailesinin ve avukatlarının ayrı ayrı yaptıkları başvuru var. Öcalan’ın ailesi adına yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan 14 Ağustos 2024 tarihinde Adalet Bakanlığı’na, “Yeğen olarak 16.08.2024’te sayın Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmek istiyorum” diye başvuruda bulunmuştu.
DEĞERLENDİRİLİYOR
Ömer Öcalan’ın görüşme talebi değerlendiriliyor diye kulağıma geldi. Henüz izin verilip verilmemesi kararı alınmamış. Ama Ömer Öcalan’ın başvurusu değerlendiriliyor. Avukatların görüşmeyi istismar ettiği düşünülüyor. O nedenle avukatların görüşmesine izin verilmesini beklemiyorum ama aile adına Ömer Öcalan’ın görüşmesine izin verilebilir. Tekrar ifade edeyim. Henüz karar verilmiş değil.
İMRALI İLE GÖRÜŞME
Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerin ellerini sıkması ve ardından Öcalan’a yaptığı çağrı nedeniyle olumlu bir zemin oluştu. Eğer Ömer Öcalan’ın görüşmesine izin verilirse bu zemini güçlendirecek yeni bir adım atılmış olur.
Ondan sonra Öcalan’ın vereceği mesaj önem kazanacak. Öcalan, Bahçeli’nin ifade ettiği gibi “Terörün bittiğini ve PKK’nın tasfiye edildiğini” ilan edecek mi?�Öcalan, bu açıklamayı yapsa dahi Kandil onu dinler mi?
ÖCALAN’I DİNLER Mİ
Öcalan’ın, Kandil üzerinde eski gücü yok. 2013 Nevruzunda Diyarbakır Meydanı’nda okunan mektubunda Öcalan, “Silahlar sussun” dedi. Kandil dinlemedi. Öcalan’ın yazdığı mektuba Kandil, “Biz ABD ile Suriye’de önemli kazanımlar peşindeyiz. Sen cezaevinde olduğun için farkında değilsin” anlamında bir mektupla yanıt vermişti. Öcalan’ın çağrısına rağmen silah bırakmadılar, terör faaliyetlerini sürdürdüler.
ABD İZİN VERMEZ
PKK’nın, ABD ile ilişkileri çok güçlendi. PKK, ABD’nin güdümüne girdi. Öcalan çağrı yapsa, Kandil buna olumlu yanıt verse ABD buna izin vermez. Ama Bahçeli’nin çağrısından sonra Öcalan da benzer yönde mesaj verirse bölge halkı bir kez daha PKK’nın samimi olmadığını görmüş olur.
HAKAN FİDAN: ULUSLARARASI DÜZEN DEĞİŞMELİ
Duvarlara “Bu düzen yıkılacak” diye yazarlardı. ‘Bu düzen değişmeli’ diye sloganlar atarlardı. Bülent Ecevit, “Bu düzen değişmeli” diye bir kitap çıkarmıştı. Doğan Avcıoğlu’nun, “Türkiye’nin düzeni” kitabı sular seller gibi okunurdu. Devrimciler, uluslararası sistemin bekçisi oldular. Şimdi uluslararası düzene Erdoğan kafa tutuyor, devrimciliğin bayraktarlığını Erdoğan yapıyor. Artık, “Bu düzen değişmeli diyen” bir Erdoğan var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Dünya beşten büyüktür” çıkışı, uluslararası düzene karşı bir isyandı. Son dönemlerin en devrimci çıkışıydı.
Gazze’deki masumları koruyamayan, Lübnan’daki katliamın önüne geçmeyen, İsrail’in katliamlarının bekçiliğini yapmaktan öteye geçemeyen bu düzen yıkılsın.
HAKAN FİDAN’I DİNLERKEN
Devrimci duygularım kabardığı için bunları yazıyor değilim. AK Parti’nin düzenlediği “Filistin’in geleceği” konulu oturumda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı dinlerken bu duyguya kapıldım.
Hakan Fidan, başarılı bir MİT Müsteşarlığı’ndan sonra Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen deneyimli bir devlet adamı. Uluslararası camiada sözlerine büyük değer veriliyor. Hakan Fidan’ın konuşması uluslararası sorunları çözmede yetersiz kalan BM düzeninin değişmesi üzerineydi.
BM ADALETİ TEMSİL EDEMEZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM konuşmasında 2’nci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan BM Güvenlik Konseyi’nin artık dünyayı temsil etmediğini anlatmış, “Tüm dünyanın temsil edilmediği bir BM Güvenlik Konseyi, adaleti tesis edemez. Bunun gözden geçirilmesi gerekir. Düşünebiliyor musunuz 3 tane ülke Avrupa’dan, 1 ülke Asya’dan. 1 ülke ABD; 5 ülke... Peki dünyanın diğer ülkeleri ne olacak” diye sormuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Birçok ülke uluslararası sistemin geleceğinden kaygılı. Krizlere gebe bir uluslararası sistemden bahsediyoruz” dedi.
KENDİNİ KORUYAMAYAN BM
Yeni BM düzeni Gazze’de yıkıldı. Lübnan’da kendi güvenliğini sağlayamayan BM Barış Gücü, kimin güvenliğini sağlayabilir ki? Hakan Fidan bu gerçeği, “Bazı yükümlülükler var ve bütün ülkelerin bunlardan sorumlu olması gerekirken bazı ülkelerin muaf tutulduğunu görüyoruz ve bunun muhakkak tamir edilmesi gereken bir sistem meselesi olduğunu da söylemem mümkün” sözleriyle izah etti.
‘BM değişsin’ diye bir arayış var.�Hakan Fidan Gazze’deki mezalimden sonra bu tartışmanın güçlenerek devam ettiğini anlattı. “Fakat bütün bu senaryolara baktığımızda, ‘bazı güç odaklarını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde nasıl temsil edebiliriz, orantılı bir şekilde nasıl temsil edilebilirler’ bu soruyu soruyoruz” dedi.
TÜRKİYE OLMALI
Gazze’nin kömür gözlü masum çocuklarını koruyamayan bu düzen yıkılmalı, yeni bir düzen kurulmalı. Türkiye de o düzende mazlumların sesi olarak hak ettiği yeri almalı.