Cumhuriyet Halk Partisi'nin "Tüzük Kurultayı'nda" idik. Salon delegeler, az sayıda misafir ve medya mensupları hesaba katılarak biraz küçültülmüş. "Kavgalı eve kız verilmez" kaygısından mıdır bilinmez, ortam sakin. Hatta yeterli coşku olmadığını düşünenler de var. Lâkin genel başkan ve parti meclisi seçimi yapılmayacağı için büyük heyecan beklemek de abartılı olurdu zaten. Kurultaydan yansıyan fotoğraflar, sanki cumhurbaşkanlığı seçim takvimine endeksli gibiydi... Siyasal konumunu pekiştirmeyi hedefleyen potansiyel adayların parti dışına şirin görünen, parti içinde ise açık/örtülü bilek güreşine dönüşen manevraları söz konusuydu.
Nitekim hafızalarda kalan enstantaneler bu açılardan mesaj yüklüydü...
Genel Başkan Özgür Özel'in, eski genel başkanlar ve partinin ak saçlı abileri ile salona girmeyi tercih etmesi,
ABB Başkanı Mansur Yavaş'la sadece tokalaşırken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na -zoraki de olsa- yanaklarını değdirmesi,
Özel'in yanında "önceki genel başkan" sıfatı ile koltuk ayrılan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultaya katılmaması,
Kemal Bey'e yakın delegelerin salonun arka kısmında yoğunlaşması ve Özel'in konuşmasını pek alkışlamaması...
Özel'e dikkat çekici ölçüde özgüven geldiği yorumları...
Daha konuşması başlamadan önce, 10 aylık genel başkanlık dönemine ilişkin "başarı bilançosunun!" bilhassa ekranlara yansıtılması... Böylece Özel'in kurultaya damgasını vurma niyetinde olduğunun anlatılması.
***
"Değişim" teması ile toplansa da kurultayın motivasyonunu, "CHP: Türkiye'nin Birinci Partisi" sloganı yansıtıyordu.
Böylece, yerel iktidardan merkezi iktidara yürüyüş iddiası ile delegelerin, cumhurbaşkanlığı adaylığına yatırım yapan aktörler ve taraftarlarının -sözde- birlik ve beraberlik görüntüsü vermesi amaçlanıyordu.
Özgür Bey'in CHP merkezli "ittifak analizi" de ilginçti. "Türkiye İttifakı" dediği yapılanma, hemen her siyasi tabana mavi boncuk dağıtmaktan ibaretti. "Aslan sosyal demokratlara, muhafazakâr demokratlara, Kürt demokratlara!" hitap etmesi, yerel seçimde CHP'ye yöneldiğini savunduğu 4 milyon seçmene "merhaba" demesi not edilmeye değerdi.
"Yaşlılar, 'iktidar yüzü göremeyecek miyiz', gençler, 'bu ülkede hayal kuramayacak mıyız' diye bize hesap sordu..." İşte bu cümleler, belediye seçimlerinde 47 yıl sonra elde edilen neticenin geçici mi olacağı, yoksa kalıcı nitelik mi kazanacağı sorularının da özünü teşkil ediyordu.
Özgür Özel, "CHP değişecek, Türkiye değişecek" diyerek sürdürdüğü hitabında "hem nalına hem de mıhına vurdu!" Gazze'den girdi, sokağın sesinden çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la görüşmesinden başladı, Gezi hükümlülerine selam çakarak bitirdi.
***
Bence en önemli eşik, "CHP, İmamoğlu'nun yanındadır" vurgusu ile aşıldı. Kasım 2023 kurultayında, Kılıçdaroğlu'nun "halledilmesinin" operasyonel isimleri arasında yer alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu "gözdemiz!" diye tanımladı. Sanırım "gözbebeğimiz" diyecekti! Gel gör ki son günlerde... İstinaftaki dosyası -siyasi yasak ihtimali- nedeniyle İmamoğlu'nun yarış dışı bırakılabileceği, CHP'nin diğer aday adaylarla yola devam etme olasılığı çokça dillendirilirken nihayet Özgür Özel topa girdi. Ekrem Bey'e sahip çıktığını anlattı. Bu sırada İmamoğlu, ellerini kenetledi, belirgin bir tepki vermedi, bir ara sadece başını sallamakla yetindi. Adeta, o garantinin verilmesini istemiş ve almış havasındaydı. O ana kadar konuşması boyunca her problemin "var bir çaresi" diye geniş kitlelere seslenen Sn. Özel, İmamoğlu bahsi geçtiğinde, "kürsüde var biçare" portresi çizdi! Yani, İstanbul'dan yönelen güç gösterisine karşı şimdilik çaresiz hissettiğini fakat günü gelince gereğini yapacağını ima etti!
Bu arada, Kemal Bey hakkında genel başkanlık döneminden kalan suç duyuruları ve açılan davayı da gündeme taşıdı. Bir paragrafla da olsa Kılıçdaroğlu'nun CHP korumasında olduğunu hatırlattı.
Özetle...
Tüzük kurultayı gençlere ve kadınlara vaatlerle kamufle edilmiş maddelerin yanında, esasen genel başkanı kuvvetlendiren hükümleri ile CHP'de değişim iddiasının değişmez gerçekliğine sahne oldu!