CHP’de başkanlık yarışı başladı mı?

Yani CHP’nin dört olası adayından birisinin durumu net değil. Geriye kaldı üç olası aday: Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Kemal Kılıçdaroğlu.

Kılıçdaroğlu, “Eğer delegeler beni isterse aday olurum” diyerek, fırsat bulursa ortaya çıkacağını ifade etmiş oluyor. Kılıçdaroğlu seçeneği şu an fantastik görünse de Kılıçdaroğlu’nun delege gücü sayesinde hala CHP’deki dengeleri etkileyen bir pozisyonda olduğunu hesaba katmak gerekiyor.

Peki, Tüzük Kurultayı, “CHP Genel Başkanlık yarışı”na dönüşebilir mi? İmamoğlu’nun böyle bir hazırlıkta olduğunu öne sürenler var.

Mansur Yavaş ise başından beri sesini yükseltmeden bekliyor. Zaten karakter olarak polemikçi bir siyasetçi değil. Sakin, ağır başlı, karşı tarafı da incitmeyen tutumuyla sempati kazanıyor. Mansur Yavaş hakkında “Aday olursa en çok oyu o alır” diye düşünen geniş bir kitle, hep var.

Adaylık şansı en yüksek isim olan Ekrem İmamoğlu, elindeki büyük  mali güçle sahneden inmiyor. “İstanbul’u  kazanan Türkiye’yi kazanır” sözünü hayata geçireceğine kuvvetle inanıyor.

Sonuçta CHP’de dört olası Cumhurbaşkanı adaydan söz edilebilir.  Ancak önce CHP Genel Başkanlığı meselesinin çözülmesi gerekiyor. Özgür Özel, “Cumhurbaşkanı adayı değilim ancak CHP Genel Başkanlığı’nı sürdürürüm” diyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun talebi de CHP Genel Başkanlığı. Yeteri kadar delege desteği sağlaması durumunda, adaylığı gündeme gelebilir.

Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu, öncelikle CHP Genel Başkanlığı için  bir danışma turu yapacak. Tabii Cumhurbaşkanlığı seçimine daha dört yıl var. O zamana kadar birçok şey değişebilir. “Çok kuvvetli aday” diye düşünülen isimler, toplumun tepkisini çeken yanlışların sorumlusu haline gelebilirler.

Tabii, yapılacak CHP Kongresi, yeni genel başkan adaylarının ve hatta yeni cumhurbaşkanı adaylarının öne çıkmasına da yol açabilir. 

Şimdilik şunu söylemek mümkün: Özgür Özel, bu seçmen desteğini koruması ya da artırması halinde CHP’de liderliği sürdürebilir.

ABD’nin kurucularından Thomas Jefferson şöyle demiş: “Başkanlık görevinden ayrılan kişi, artık, göreve başladığı andaki kadar prestijli ve saygın değildir.”