AK Parti: Takımın omurgasını koruyan değişim

AK Parti, 23 yaşında. Çok partili hayat deneyimi 78 yılı bulan Türk demokrasisinde, iktidar partisinin henüz çeyrek asra yaklaşmış olması bile eski Türkiye'ye dair çok şey anlatıyor!

Dün düzenlenen programda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşma dikkate değer mesajlarla yüklüydü. Konuşması iki ana eksende irdelenecek tarzda idi. Birinci bölüm... AK Parti'nin kuruluş felsefesi, kuruluşuyla birlikte siyasette ve devlet hayatında yaşanan büyük dönüşüm, siyasetin merkezine milletin yerleştirilmesi, haliyle vesayetle ve her türden darbe girişimiyle mücadelede ödenen bedeller, bütün engellemelere rağmen kesintisiz süren yatırımlar, Türkiye'ye bir Türkiye daha ekleme başarısı.

İkinci bölüm... AK Parti'nin geleceğe yürüyüşünün yol haritası, tazelenme ve değişim başlıkları altında yapılacak hamleler, adrese teslim keskin cümleler!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın futbolcu geçmişi düşünüldüğünde, AK Parti'deki yenilenme hareketini bir "takım tertibi" üzerinden anlatmak mümkün. Yani, omurganın korunduğu, gençlerle takviye edilen futbol takımı misali. Dünün hafızasını ve tecrübeyi temsil eden isimlerle zamanın ruhunu temsil eden yeni kadroların harmanlanması. Bir manada, geçmişten geleceğe köprü... Kanımca değişim hareketinin merkezinde "gençler ve kadınlar" ön plâna çıkacak. Büyükler ise sağduyu, soğukkanlılık ve kriz yönetim birikimini sahaya yansıtacak.

Gençler demişken... AK Gençlik ile başlayan ama kapsama alanını genişleten bir hamleyi düşünmemiz gerekiyor. Temel değerler üzerinde mutabık kalan, demokrasinin standartlarını ve kalkınma motivasyonunu bir sonraki aşamaya taşımaya istekli, farklılıkları ayrışma değil zenginlik kabul eden ortak anlayış paydası.

Kadınlar ise... AK Parti ile başörtüsü engelini aşarak yüksek eğitim süreçlerini tamamlayan, rekabetçi biçimde çalışma hayatının kapılarını zorlayan bir büyük enerjiden söz ediyoruz.

***

Cumhurbaşkanımızın konuşmasında benim açımdan önemli bazı bölümler ise şöyleydi:

 Ülkemiz genelinde değişimleri gerçekleştirirken muhalefeti de en azından söylem düzeyinde, dönüştürmeyi başardık. Ne eski CHP Genel Başkanının "helalleşme" kurnazlığını ne de mevcut CHP Genel Başkanı'nın "normalleşme" söylemlerini, AK Parti'nin 23 yıllık mücadelesinden bağımsız okumak mümkün değildir. (Erdoğan özetle, CHP'nin milletle barışmasından memnun olacaklarını söyledi.)

 Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sınamalar yeni bir siyaset diline, yeni bir siyaset tarzına ihtiyacı had safhaya çıkarmıştır. Terörle mücadele, ailenin korunması, tüm dünyada artan İslam karşıtlığı gibi tehditler, iktidar ve muhalefetiyle daha fazla konuşmamızı, temas ve diyalog halinde olmamızı elzem kılıyor. (Bu vurgusuyla da CHP ile açılan doğrudan görüşme kanalının AK Parti açısından gündemini ve önceliklerini belirtmiş oldu.)

 Yenilenerek, güçlenerek ilerlerken kimsenin bize ayak bağı olmasına müsaade etmeyiz. Kendini yorulmuş hisseden varsa, bitkin hisseden varsa, onlardan kenara çekilip biraz soluklanmalarını istiyoruz. Hangi görevde olursa olsun hiçbir arkadaşım, koltuğuna yaslanıp rehavete kapılma lüksüne sahip değildir. (Böylece, siyasi kadrolara, "Bana bırakmadan gereğini yapması gerekenler var" sinyali gönderirken bürokrasiye de "İcraat ve netice odaklı olmayanlarla birlikte yürümeyeceğiz" uyarısında bulundu.)

Ve nihayet...

"Yankı odalarında iktidar hayalini kuranlar son 23 yıldır olduğu gibi yine hüsrana uğrayacak, Allah'ın izniyle yine avuçlarını yalayacak" diyerek, 2028 için her gün bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaran ve sanki CHP'nin adayı kazanacakmış algısı yayanlara da "hodri meydan" çekti.