4 TEMMUZ ABD’nin bağımsızlık günü. 23 Kasım Şükran günü. 19 Haziran köleliğin kaldırılmasının kutlandığı gün.
ABD’nin yeni bir günü daha oldu. 24 Temmuz utanç günü.
Çocuk katili, Gazze katliamcısı, soykırımcı, terörist, günümüzün Hitler’i olan Netanyahu 24 Temmuz’da ABD kongresinde onur konuğu olarak konuşturuldu.
ALKIŞLAR NE İÇİN
1 saat süren konuşması boyunca tam 72 kez ayakta alkışlandı. Her 40 saniyede bir ayağa kalkıp alkışladılar. Kongre salonuna girerken 3 dakika 40 saniye boyunca alkışlar dinmedi. Netanyahu dahi, “Burada alkışlamayın” demek durumunda kaldı. Kongre üyeleri öyle coşkuluydu ki, kendilerinden öyle geçmişlerdi ki, sanki bir toplu ayin içerisinde gibilerdi.�Netanyahu’yu dahi dinlemediler, ayağa kalkıp alkışlamaya devam ettiler.
SUÇ ORTAKLIĞI
Neyi alkışladılar? Bir saatte bir, 4 çocuğun, 72 kadının öldürülmesini alkışladılar. Şimdiye kadar 40 bini aşkın insanın katledilmesini alkışladılar. Böylece ABD’nin, Gazze’deki katliamın suç ortağı olduğu tescillendi.
Artık Amerika’nın sembolü olan Özgürlük Anıtı’nı yıkıp yerine, elleri kanlı bir utanç anıtı dikerler.
SEN NE MUHTEŞEM BİR İNSANSIN
Amerikan Kongresi üyeleri katil Netanyahu’yu alkışlarken ben de “Savaş suçlusu” pankartı açan ABD Kongresi’nin Filistin asıllı tek temsilcisi olan Rashida Tlaib’i alkışlıyorum. Rashida Tlaib sen ne muhteşem bir insansın.
Kendi açından küçük ama insanlık adına büyük bir iş yaptın. Gazze’de katledilen çocuklar, kadınlar, masum insanlık adına büyük bir iş yaptın. Karanlıkta yakılan bir meşale gibisin.
NAZİ SELAMI VERMEDİ
Hitler’in savaş gemisine Nazi selamı vermeyen tek kişi olan August Landmesser gibisin. O gün Nazi selamı verenler Horst Wessel savaş gemisine değil insanlığın yüz karası olan bir soykırıma selam duruyorlardı. Küçük bir tavırdı belki ama August o gün Nazi selamı vermeyerek bir insanlık suçuna ortak olmadı.
Rashida Tlaib’in yaptığı eylem de o denli önemliydi. Karanlıkta yakılan bir mum gibi.
AVRUPA KONSEYİ RAPORTÖRÜ NE YAZMIŞ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti MKYK’da yargıyla ilgili olarak şimdiye kadar yapılan çalışmalar hakkında kapsamlı bir sunum yapıyor. Yılmaz Tunç, “Onarıcı Adalet” düzenlemesi üzerinde duruyor.
YARGI REFORMU GEREKLİ
Hukuki standartlarımızı yükseltmek için, yargı reformu gerekli. Meclis’te 9’uncu Yargı Yaketi görüşülüyor. Bu uzun bir yürüyüş. Ama en çok da zihniyet değişimine ihtiyacımız var. “En iyi kanunlar, kötü uygulayıcıların elinde zalim, en kötü kanunlar iyi uygulayıcıların elinde adildir.” Bizim en çok yapılan düzenlemelerin yargı kararlarına yansımasına ihtiyacımız var. Türkiye, AİHM süreciyle birlikte yargı reformunda önemli ilerlemeler sağladı. Ancak uygulamada arzu ettiğimiz seviyeye ulaştığımız söylenemez.
DENETİM ALTINDAYIZ
Türkiye, Avrupa Konseyi’nde denetim altında olan ülkelerden biri. Rusya, ihraç edildi. Azerbaycan, Arnavutluk, Ermenistan, Gürcistan, Bosna Hersek, Sırbistan, Ukrayna, Moldova ile birlikte denetim mekanizmasına tabi ülkelerden biriyiz. Avrupa Konseyi’nde durumumuz sıkıntılı. Ekonomide nasıl kara parayı aklamayla ilgili gri listeden çıktık; hukukta aynı anlama gelen Avrupa Konseyi’nin denetim mekanizmasından da çıkacak adımlar atmak durumundayız.
RAPORTÖRÜN RAPORU
AKPM Denetim Komisyonu Türkiye Eş-Raportörü Stefan Schennach, haziran ayında Türkiye’deydi. Türkiye’ye karşı önyargısız birisi olarak gösterilen Stefan Schennach’ın raporunun çok iç açıcı olmadığını söyleyeyim.
NE KAZANDIRIR
Biz Avrupa Konseyi’nin kurucu ülkelerinden biriyiz. Sadece 12 Eylül döneminde üyeliğimiz askıya alındı. Şimdi ise denetim altındaki ülkelerden biriyiz. Ermenistan, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna ile aynı kategoride olmak olumlu bir gösterge mi? Rusya gibi ihraç tehlikesiyle karşı karşıya kalmak Türkiye’ye ne kazandırır?
DEMOKRASİYE KAYYUM TUZAĞI
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Meclis’te İnsan Hakları Komisyonu’nda önemli bir açıklama yaptı. Ama üzerinde pek durulmadı. Çünkü biz sorunlarımızı ancak bir kriz patlak verdiğinde tartışıyoruz. O da çok sağlıklı olmuyor. Çünkü ‘At izi, it izine karışıyor.’
ALİ YERLİKAYA NE DEDİ
DEM Partililer, belediyelere atanan kayyumları gündeme getiriyorlar. Ali Yerlikaya, belediyelere kayyum atama konusunda hevesli olmadıklarını söylüyor.
Ancak, “Demokrasinin nimetlerini kullanarak demokrasiye tuzak kuramazsınız” diyor. Bu evrensel bir kuraldır. Demokrasinin sağladığı imkânlar demokrasiyi yıkmak için kullanılamaz.
TUZAK KURMAYIN
DEM’li belediye başkanları arasında hiçbir hukuki sorunu olmayan başkanların olduğunu söylüyor. “O adayları nasıl buldunuz? Onlar gibi davası olmayan isimleri aday yapsaydınız? Davası devam eden adamları aday gösteriyorsunuz. Niye tuzak kuruyorsunuz? Bu nimeti tuzak kurmadan kullanın. Eğer buraya oturan kişinin hakkında yasadışı işler yaptığına karar verilmiyorsa o zaman Türk milleti adına ben buradan seni alırım” diyor.
SİSTEMİ MAYINLAMAK İÇİN
Komisyon tutanaklarına baktım. İlginçtir DEM’liler de itiraz etmiyor. Çünkü onlar da işin iç yüzünü biliyor. Kandil, özellikle yargılamaları devam eden isimleri sistemin içine bir mayın gibi yerleştiriyor. Sonra bunların yerine kayyum atanınca, kitleleri harekete geçiriyor. Zaten istedikleri yakıp, yıkmak.
27 BELEDİYE BAŞKANI VAR
Bu şekilde 27 Belediye Başkanı olduğu söyleniyor. Bunların hepsi bizzat Kandil tarafından aday gösterilmiş isimler.
Tekrar başa dönecek olursak ‘Kayyum atayalım’ diye bir çaba görmüyorum. Tam aksine görevlerini yasalara uygun bir şekilde yerine getirsin, görevlerine devam etsinler anlayışı hâkim.