Fizik bilimler, varlık ve olayın doğasında olan hareket, kuvvet, enerji, madde, ses, elektrik, ışık ve atom gibi birçok konuyu inceler. Bu ilişkiler insanlara, toplumlara göre farklılık ve zamana göre değişiklik göstermez. Fizik bilimlerde mesela 0 santigrat derecede 1 atmosfer basınç altında deniz seviyesindeki durum normal şartlar sayılır ve o şartlar altında yapılan testlerde çıkan sonuçlar karşılaştırmalar için ölçü olarak kabul edilir.
Ekonomi, insanla, toplumla, onların birbirleriyle ve doğayla olan ilişkilerini inceler. Bu ilişkiler insanlara ve toplumlara göre farklılıklar ve zamana göre değişkenlik gösterir. Bir başka ifadeyle insanların ve toplumların birbiriyle ve doğayla ilişkileri hem toplumdan topluma (geleneklere, algılara, anlayışlara ve kültüre göre) farklılık gösterir hem de zaman içinde, teknolojiden, modadan, reklamlardan, sağlık raporlarından, insanların tepkilerinden etkilenerek ortaya çıkan değişiklikler gösterir. Dolayısıyla ekonomide, fizik bilimlerde olduğu gibi belirli ölçüler, tek tip normaller olmaz.
Mesela uzun yıllar iki haneli enflasyon içinde yaşadığımız için yüzde 8 enflasyon bize normal gelir ama bu oran Amerikalılar için kriz sayılır. Ya da benzer şekilde bizim toplumumuz için doğal işsizlik oranı yüzde 8 – 10 arasında iken bu oran ABD için yüzde 5’in altındadır. Toplumsal algı ve kabullenme farklılıklarına karşılık bazı genel kabul gören ölçüler öne sürebiliriz. Mesela gelişmiş ülkeler için yüzde 2- 3, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5 - 6 enflasyon oranları normal kabul edilebilir. Gelişmiş ülkeler için yüzde 2 - 3 büyüme iyi bir büyüme olarak kabul edilirken bu oran gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5’in altındaki bir oran yetersiz büyüme sayılır. Farklılıklar yalnızca gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında söz konusu değildir. Bu grupların kendi içinde de farklılıklar olabilir. Mesela bizim için ideal olan yüzde 5'lik büyüme oranı Çin söz konusu olunca düşük kalır. Çin açısından ideal olan yüzde 7 ve üzeri büyüme oranını yakalamaktır.
Zaman geçtikçe insan değişir. Bu değişim fizik bilimleri etkilemez ama ekonomi bilimini etkiler. Mesela fizik bilimlerde bundan iki yüz yıl önce nasıl ki 0 santigrat derecede 1 atmosfer basınç altında deniz seviyesindeki koşul normal koşul kabul ediliyorsa bugün de aynı şey kabul edilir. Oysa ekonomide bundan iki yüz yıl önce normal kabul edilen çalışma saatlerinin bugün kabul edilmesi mümkün değildir. İşçilerin sendikalaşması, haklarını savunmaya başlaması, grev hakkını elde etmesi gibi önemli değişiklikler koşulların da değişmesine yol açmıştır. Fizik bilimlerde böyle bir şey söz konusu değildir.
Öte yandan bir ideal ölçü olarak zaman zaman öne sürülen sıfır enflasyon ve sıfır faiz günümüzde egemen olan tüketimi özendirmeye yönelik kapitalist sistemde kabul edilebilir bir durum değildir. Enflasyon ve faiz sıfır olduğunda alış veriş düşer. Çünkü faiz sıfır olunca bugün de alınsa yarın da alınsa fiyatın ve faizin değişmeyeceği bilindiği için alış verişte acele etmeye gerek kalmaz. Dolayısıyla, kapitalist sistem devam ettiği sürece, sıfır enflasyon ve sıfır faiz bir karşılaştırma ölçüsü olarak geçerli olamaz.
Özetle ekonomide her konuda fizik bilimlerdeki gibi genel bir normal durum veya standart ölçü yoktur. Bu koşullar ülkeden ülkeye, zamandan zamana, sistemden sisteme değişiklik gösterir. Alfred Marshall’ın “Ekonomi kanunları, az çok belirli ve az çok kesin eğilimlerin ifadesinden ibarettir” sözünden hareketle ancak benzer ekonomilerde az çok geçerli bazı ölçüler oluşturulabilir. Ki onlar da kalıcı değildir, değişebilir.