Hamdullah Suphi’den Oktay Kaynarca’ya Türklük ve Türkiyelilik

"Türkiyeliyim” dediği konuşması yüzünden sosyal medyada milliyetçilerin tepki gösterdiği oyuncu Oktay Kaynarca, geri adım atmıyor:

“Ben Türkiyeli bir Türk olmaktan gurur duyuyorum. Türkiyeliyim kadar anlaşılması net bir kavramı eğip büküp insanları ötekileştirmek, hain ilan etmek ancak içi boş insanların yaptıklarıdır. Ülke toprakları üzerindeki her dilin her şivenin her mezhebin her ırkın bu ülkenin zenginliği olduğuna inanarak büyüdük, öyle de öleceğiz.”

Kurtlar Vadisi’nde Süleyman Çakır’ı oynayan Kaynarca, rolüne kendini epey kaptırmış, herhalde dizideki mafya babasının hayranı olan mafya babalarıyla samimi fotoğrafları çıkmış, aslında milliyetçi-ulusalcı çizgideki bir isim.

Ama zaten Türkiyeli kavramına bir zamanlar milliyetçiler bu kadar karşı değildi.

Yetmeyen 1921 Teşkilat-ı Esasiyesi yerine bir anayasa yapımı için Meclis’te bir komisyon kuruldu.

Komisyonun ilk hazırladığı taslak Mühim bir tarihi vesika başlığıyla 23 Ekim 1923 günü Vatan gazetesinde yayınlandı.

Taslağın bazı maddelerinde Türkler, bazılarında ise Türkiyeliler kavramı kullanılmıştı.

Mesela eğitimle ilgili 13. Madde şöyleydi.

“Emr-i tedris serbesttir. Kanun dairesinde her Türkiyeli umumi ve hususi tedrise mezundur.”

Komisyondan Meclis’e sunulan tasarıda vatandaşlığı tarif eden 88. Madde ise şöyleydi:

“Türkiye ahalasine din ve ırk farkı olmaksızın Türk ıtlak olunur. (denilir)”

Bugün için milliyetçileri çok memnun edecek bu maddeye Meclis’te en çok kim mi tepki gösterdi?

Milliyetçiler.

Türkçülük akımının sözcüsü Türk Ocakları’nın reisi İstanbul milletvekili Hamdullah Suphi (Tanrıöver) söz alarak şöyle dedi:

“Bütün siyasi hudutlarımız dahilinde yaşayanlara Türk unvanını vermek bizim için bir emel olabilir. Fakat görüyorsunuz ki, çok müşkül bir mücadelenin içinden çıktık ve hiçbirimiz kalbimizde mücadelenin tamam olduğuna dair bir şey taşımıyoruz. Diyoruz ki: Devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin tebaası tamamıyla Türktür. Bir taraftan da hükümet mücadele ediyor, ecnebiler tarafından tesis edilmiş olan müessesatta çalışan Rumu, Ermeniyi çıkarmaya çalışıyor. Biz bunları Rumdur, Ermenidir diye çıkarmak istediğimiz vakit bize “hayır Meclisinizden çıkan kanun mucibince bunlar Türktür” derlerse ne cevap vereceksiniz? Tabiiyet kelimesi zihinlerde mevcut ve kalplerde mevcut bulunan bu emeli izale etmeğe kifayet etmez. Lafzen biz bir tefsir bulabiliriz. Maddeye tefsir ile geçilebilir, fakat bir hakikat vardır. Onlar Türk olamazlar, hatta Meclis de firari Rum ve Ermenileri Türk yapamaz…. Buraya Türktür diye bir maddei kanuniye geçiriniz, acaba aradaki farkı izale etmiş olur muyuz? Ve hangimizi tatmin edebilirki, bunlar Türk olmuşlardır? Bana sual soran zata cevap verdim, dedim ki; Türk olmanız mümkündür. Başka memleketlerde, başka ekalliyetlerin yaptığını kabul ediniz, Fransa’da yaşayan Musevî nasıl Fransız gibi başka mektepten vazgeçmişse, nasıl başka lisan konuşmuyorsa, nasıl Fransayı benimsemiş ise, nasıl başka lisan konuşmuyorsa, nasıl Fransaya benimsemiş ise mekteplerinizi kapatınız, Ermeniliği terkediniz, Türk harsını kabul ediniz. Ondan sonra size Türk deriz. Fakat siz, lisan ayrılığını, mektep ayrılığını, devlet ayrılığını güdünüz, ondan sonra geliniz ve bana deyinizki, bizi Türk telâkki et. Eğer böyle muhalif iseniz elimden gelmez. Çünkü ruhumun inanmasına imkân yoktur. (Doğru sesleri) O halde arkadaşlar; madde bizim aleyhimize kullanılabilir. İzahata muhtaçtır. Mütemmim bir madde lâzımdır ki bunu kanun izah edebilsin. Türk diye geçerse bizim aleyhimize kullanırlar, buna emin olunuz..”

İtirazlar kabul görür.

Meclis Genel Kuruluna “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın Türk ıtlak olunur” şeklinde gelen 88. madde, Genel Kurul’da “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibarıyla Türk ıtlak olunur” şeklinde tadil edilir.

Yani Türklük herkese verilmez.

Taha Akyol, son kitabı Atatürk’ün Anayasası 1924’te bu tartışmayı ayrıntılarıyla anlatıyor.

Herkese kitabı tavsiye ederim.

Özellikle de bu ara saldırı altındaki Oktay Kaynarca’ya.