Türkiye, Suriye Kürtleri meselesini niye köpürtüyor?

Geçtiğimiz günlerde Suriye’de BAAS Partisinin kongresi vardı. Kongrede konuşan Beşşar Esad’ın “Kuzey Suriye meselesini birkaç ay içerisinde çözeriz. Askeri operasyonu reddediyoruz” dediği iddia edildi. Neredeyse 600 kişinin katıldığı kongrede Esad’ın bu sözleri söylediğini iddia eden tek bir haber kuruluşu var ve o da kendi kaynaklarına dayandırıyor. Bu konuya ilişkin ne haber metni var ne görüntü ne de benim kaynaklarım arasında doğrulayan. Kaldı ki Esad’ın ve Esad yönetiminin Suriye Kürtlerini güvenlik çerçevesinde gördüğü biliniyor. Bu nedenle Şam-Kamışlı arasında temaslar belli bir ilerleme sağlamadan 600 kişilik kongrede böyle bir konuşma yapması pek Şam tipi siyasete uygun da değil. Kaldı ki Şam-Kamışlı doğrudan temaslarının olmadığı, iletişimin karşılıklı mesajlar gönderme seviyesinde kaldığını İlham Ahmed de söylüyor. Zaten Ahmed de karşılıklı mesajların hangi kurumlar arasında ve aracılar üzerinden gönderildiğini söylemediği gibi içeriklerine dair bilgi de vermiyor. Yani Şam-Kamışlı mesajlaşmaları taraflar arasında müzakere sayılmayacağı gibi günlük işlere dair ve özellikle sahada tarafların askeri yapılarının karşı karşıya gelmemesi ile de sınırlı olabilir.

Türkiye’de öne çıkarılan bir diğer önemli mesele ise, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi’nin Kuzey Aşiretler Meclisi toplantısında yaptığı bir konuşma. Abdi konuşmasında Türkiye’ye sesleniyor ve “Askeri seçeneklere gerek yok, Türkiye ile bu meseleyi oturup konuşabiliriz” mealinde bir açıklama yapıyor. Bunda da yeni bir şey yok aslında. Çünkü Abdi daha önce defalarca Türkiye’ye seslendi ve benzer içerikte çağrılarda bulundu.

Suriye’nin kuzeyindeki öz yönetimin yerel seçimlere hazırlandığı biliniyor. Türkiye’de çok eleştirilen bu gelişme çerçevesinde tartışmalar da büyüyor ancak işin ilginç tarafı aralık ayında Suriye Kürtleri parlamento seçimi yaptı ama Türkiye’den ses seda çıkmadı. O seçimde Suriye Demokratik Meclisini seçen Suriye Kürtleri daha sonra da kontrol ettikleri bölgeleri idari yapılara böldükleri bir düzenleme de yaptı. Türkiye’den yine tepki yoktu. Şimdi tartışmalara konu olan seçim ise yerel seçim… Yani belediye, belediye meclisi vs…

Yukarıda sıraladığım iddialar üzerinden analizler yapılıp yorumlar diziliyor Türkiye’de. Bunun olası nedenlerine gelmeden önce birkaç noktada hatırlatma yapmak gerekiyor.

-Şam, Suriye Kürtleri tarafından kurulan siyasi ve askeri yapılardan hazzetmiyor ancak başından beri askeri seçenekleri reddediyor. Çünkü Suriye ordusu çok yorgun, Kürtlerle bir savaş yeni bir ağır yıkım demek. Ayrıca Şam, Kürtlerden çok Kürtler üzerinden bölgeye yerleşen Amerikan varlığını tehdit olarak nitelendiriyor.

-Şam Suriye Kürtlerine karşı sadece bir kez ‘terörist’ ifadesini kullandı ancak sıkça “Amerikalıları topraklarımıza getirdiler” suçlamasını yöneltiyor. Bu ifadeler Türkiye’de “Nihayet Esad, Ankara’nın çizgisine geldi. Ankara ve Şam Suriye Kürtleri konusunda ortak hareket edebilir” gibi aşırı iyimser yorumlara sebep olabilir ancak Şam’ın ve Ankara’nın Suriye Kürtleri konusundaki söylemleri örtüşmeyecek kadar farklı.

-Şam, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını çok daha büyük tehdit olarak görüyor. Şam’a göre şimdilerde tehdit sıralamasının tepesinde on binlerce cihatçının yığıldığı İdlip var. İkinci sırada Türkiye’nin vali atayıp millet bahçeleri açtığı, tekrar tekrar yapılandırarak her açıdan finanse ettiği silahlı grupların kontrol ettiği bölgeler geliyor. Suriye Kürtleri tarafından kurulan siyasi ve askeri yapılar ile kontrol ettiği bölgeler ise üçüncü sırada.

-Şam’a göre Suriye Kürtleri ile ilgili mesele Suriye’nin iç meselesi ve Amerikan desteği olmadan o yapıların uzun ömürlü olması mümkün değil. Bu nedenle Şam da Amerika’nın Irak’tan ve dolayısıyla Suriye’den çekilmesini bekliyor. Burada kritik olan ise elbette Amerikan seçimleri… Yani Şam’ın Amerikan seçimleri yapılmadan ve Amerikalıların Irak’tan çekilip çekilmeyeceği belli olmadan Suriye Kürtleri ile ilgili büyük ve hele de askeri adımlar atması pek mümkün değil.

Sahada durum buyken aslı astarı olmayan iddialar ve aslında sıradan olan gelişmeler üzerinden bu mesele Türkiye’de neden bu kadar tartışılıyor? Ya da soruyu şöyle soralım; Türkiye bu meseleyi neden köpürtüyor?

Henüz Ankara’dan bu konuyla ilgili resmi açıklama diyebileceğimiz bir açıklama yapılmadı ancak mevcut duruma bakılırsa;

-Ankara Kürt meselesini bir kez daha Amerikalılarla ilişkilerde gündeme getirmeye başlamış olabilir. Yani “Bakın durum ciddi, Suriye Kürtleri yanı başımızda devletleşmeye gidiyor” söylemi üzerinden baskıyı artırmaya çalışıyor gibi görünüyor.

-Elbette Ankara da Amerikalıların Irak ve Suriye’den çekileceğine dair senaryo çerçevesinde pozisyon almaya çalışıyor. Bir süredir devam eden Ankara-Bağdat-Erbil diplomasi trafiğinin ana gündemlerinden biri de bu.

-Türkiye olası çekilme sonrası dönemde oluşacak boşluğu doldurmaya aday ülke olarak öne çıkıyor. Elbette kendi ajandası çerçevesinde Irak’ta PKK’nın, Suriye’de PKK’nın uzantısı olarak gördüğü yapıların da önünü almak istiyor.

-Henüz sinyallerini görmediğimiz ancak önümüzdeki yaz yapılacağı söylenen PKK’ya karşı geniş çaplı askeri operasyonun kapsamını genişletmek ve Suriye Kürtleri ile PKK’nın bağını kesmek ve Suriye Kürtleri üzerindeki baskıyı artırmak gibi bir politika gözetiyor olabilir.

Bekleyip görelim!