900 milyar liralık tasarruf hamlesi

Devletin, savunma, güvenlik, istihbarat gibi özellikli alanlar, -şimdilik hariç- tüm harcamalarını gözden geçirmesi, -tabiri caizse- diyete girmesi her zaman gerekliliktir. Hele hele enflasyonla mücadelenin öncelik olduğu, vatandaşın fedakârlık yaptığı bir dönemde, kamuda tasarruf "olmazsa olmazdır!" Aslında yeni açıklanan tedbir dizisine "tasarruf" kadar "verimlilik" demek de doğru. Yani, hizmetlerin aksamadığı, harcamaların azaltılabildiği bir modelden söz ediyoruz. Üstelik tek seferlik paketler de değil bunlar. Kamuda alışkanlıkların değişimi, hatta zihniyet reformu üzerine kurulu. Tam da bu nedenle tasarruf ve verimli harcama süreçlerinin "izlenmesi, denetimi, raporlanması", daha da mühimi kamu kaynaklarının kullanımında başarısız olan idarecilere gerektiğinde yaptırım uygulanması oldukça dikkate değer.

Diyeceğim o ki... Genel geçer kararlardan, alışılmış tasarruf genelgelerinden ya da zaman içinde sulandırılabilecek tedbirlerden söz etmiyoruz. Bu hususu destekleyen "iki güçlü argüman" var: Birincisi, yürütmenin başı olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sağlam iradesi. Bu yönüyle Cumhurbaşkanlığı, bağlı kuruluşlar, kurul ve ofisler de kapsama alanı dahilinde!

İkincisi, TBMM'nin vereceği destekle çıkarılması beklenen yasal düzenlemeler. Böylece hem uygulama pratiği hem de bağlayıcı mevzuat açısından geri dönülmesi veya esnetilmesi kolay kolay mümkün olmayacak yeni bir dönemin kapısı açılmış oluyor.

***

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın, Devlet Planlama Teşkilatı kültürüyle yetişmiş olması, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ise ekonomik program hazırlama ve hedefleme becerisi gerek tasarruf paketleri gerekse tek haneli enflasyon sözü için güçlü teminat.

Elbette...

Kamunun konuşma dili yazıdır, Resmi Gazete'dir. Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile tasarruf yasa tekliflerinin kamuoyu ile paylaşılması, işin ciddiyetinin mutlak göstergesi olacaktır.

Devlette makamlar gelip geçicidir. Görev ve hizmete göre kamu imkânlarının tahsis edilmesi, ayrıcalık olmadığı gibi sınırlı ve sürelidir. Esas olan milletin beklentilerinin karşılanması, Hükümet'in sözlerinin yerine getirilmesi, Orta Vadeli Programı'nın ve kalkınma planlarındaki Türkiye idealinin hayata geçirilmesidir. Kamu görevleri, millete hava basma, güç kullanma yerleri olarak düşünülemez. Millete hesap vermekle yükümlü, sırtında yumurta küfesi taşıyan siyasetçilerdir. Siyasilerin yanında teknik ve bürokratik konularda yardımcı olanlar, devletin zirvesindeki hassasiyeti birebir taşımak ve uymak durumundadır.

Bilinen gerçektir...

Kamu yöneticileri ve eşlik eden bürokratlar, her an vatandaşın merceği altındadır. Millet olup biteni görür, bazen içine atar ama sandık günü geldiğinde en umulmadık bir ayrıntıya takılarak son kararını verir. Bedeli siyasetçi öderken kadro ve maaşları garanti olanlar şu ya da bu biçimde hayatını sürdürür.

***

Bu vesile ile bir noktanın daha altını çizmek isterim. Asrın felâketi sonrası deprem bölgesini imar ve ihya etmek için canını dişine takan Hükümet, bu yılın bütçesine, 1 trilyon lirayı aşkın ödenek yazdı. Benim hesaplamalarıma göre, bugünkü tasarruf ve verimlilik trendi sürdürülürse 3 yılın sonunda 900 milyar lira ile 1 triyon lira arasında bir değer üretilecek.

Bir başka anlatımla... Devleti etkin çalıştırmak suretiyle 3 yılda sağlanacak tasarruf sayesinde 2024 yılındaki kadar kaynak, kritik yatırımlar için seferber edilebilecek.

Paketin kapsamında, gözden geçirilmesi zaruri olan birtakım başlıklar da mevcut. Örneğin memur servisleri, toplu sözleşme ile bağıtlanıyor ve 2025'e kadar geçerli.

Ayrıca... Her tedbirin karşısında, devletin anlık işleyişi sırasında gündeme gelebilecek özellikli talepler de olacaktır. Bu da Maliye'nin yükünü artıracağı gibi yeni bir bürokrasi de meydana getirebilir. Şeffaf olmak, kaideyi bozan istisnaya yol açmamak, özetle tutarlılık kamuda yeniden yapılanmanın esasıdır.