Geride bıraktığımız yerel seçim tam 8 yıl sonra Başkan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in buluşmasıyla siyasette yeni bir iklimin kapısını araladı. Bu hamle CHP içinde ve çevresindeki bir grup siyasetçinin negatif yaklaşımına rağmen büyük oranda olumlu bulundu. Ama yine de bu iki siyasi hat arasında aralanan kapının sonuna kadar açık tutulup tutulmayacağı merak ediliyor.
Nasıl edilmesin ki, çok partili hayata geçişten itibaren siyasete bu iki siyasi hat arasındaki gerilim damgasını vurdu. Menderes-İnönü, Demirel-Ecevit, Özal-Baykal hatta Özal-ikinci İnönü kavgaları hiç bitmedi. Ara ara yaşanan "bahar havası" ise başlamadan bitti.
Sadece şu örnek bile siyasetteki bahar havasının nasıl bittiğini anlatmaya yetiyor. Bugün içinde bulunduğumuz bahar havasının ilk habercisi Yavuz Donat Ağabey, o yaklaşımı siyasetin en nahif ismi Erdal İnönü örneğiyle anlatıyor:
"Yıllar sonra... Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığı'na aday olunca... Erdal İnönü, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda kürsüye çıkıp şunları söyledi:
Özal'ın Cumhurbaşkanlığı meşru olmaz... Adaylıkta inatederse... Çankaya'ya çıkarsa... Onun elini sıkmam."
Siyasetin normalleşmesi hep böyle engellendi. Kılıçdaroğlu'nun damgasını vurduğu son 14 yılda bunun on katı bir gerilim yaşandı. Bırakın Başkan Erdoğan'ın meşru sayılmamasını veya diktatör ilan edilmesini, kurulan kumpaslara, 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" denilmesine, açık terör saldırılarına karşı bile muhalefet ilgisiz kaldı.
Bu negatif siyaset hiçbir genel seçimde de CHP'ye başarı getirmedi. CHP geçmişte zaman zaman yerel seçimlerde yakaladığı başarıyı devam ettiremediği için de o kutuplaştırıcı siyasetiyle yüzde 25'e takılıp kaldı. Aynı şeyi 2019 yerel seçimlerinde de gördük. İstanbul ve Ankara dâhil 11 büyükşehri almalarına rağmen kendilerinin en önemli seçim diye niteledikleri 14 Mayıs 2023 seçimlerini de kaybetti.
Nihayet CHP, bir kez daha geçen yerel seçimlerde tarihi bir fırsat yakaladı. Bunu da öyle kapsayıcı yeni bir siyaset üreterek değil, ekonomik kriz zemininde yönetici isimlerin değişmesi ve küçük dokunuşlarla yaptı.
Şimdi cevabı aranan soru şu: CHP yakaladığı bu tarihi fırsatı iyi değerlendirebilecek mi?
Hem yeni siyaset üretip hem de yeni siyasi ilişki kurarak topluma iktidar için güven ve umut verecek mi?
Yerel seçimin üzerinden hepi topu bir ay geçmesine rağmen ilk işaretler olumlu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, herkesin ezberini bozan çıkışlar yapıyor. Bir kere halkın verdiği mesajı doğru okuyor. Klasik CHP yöntemi olan "erken seçim" çağrısı yapmıyor ve halkın "yatırım kredisi" verdiğini ısrarla söylüyor.
Önceki gün de bu siyasi çizgiyi sürdürerek AK Parti Genel Merkezi'ne gitti ve düne kadar "düşmanlaştırılan" rakibi Başkan Erdoğan'la görüştü.
İşte bu görüşme Özel'in kendi partisi ve çevresiyle karşı karşıya gelebileceği ilk büyük sınavdı. Daha görüşme olmadan salvolar başlamıştı. İlk ateş eden de eski genel başkanı Kılıçdaroğlu oldu.
"Sarayla müzakere değil, mücadele edilir."
Buna rağmen Özel gitti, görüştü ve siyasette olumlu bir havanın oluşmasına katkı sundu. Ama bu kavga burada bitmeyecek. Görüşmeye bile tahammül edemeyenler, sürece sığ yaklaşanlar şimdiden saldırıya başladı bile... Oturma düzeninden muhalefete kurulan tuzağa, iktidarı meşrulaştırmaktan yeni anayasaya payanda olmaya kadar söylenmeyen kalmadı. Sonunda iş parti içi iktidar savaşına kadar gidecek görünüyor. Eylüldeki tüzük kurultayı yeni bir hesaplaşmaya sahne olursa hiç şaşırmam.
CHP normalleşmeden siyasetin normalleşmesi zor.