CHP’nin ‘laiklik gömleği’

Yerel seçimlerin üzerinden bir ay bile geçmedi. Düne kadar muhalefetin yüzde 60'la kazanacağını söyleyen öngörüsü yüksek siyaset uzmanlarından AK Parti içindeki "AKP'lilere" kadar herkes AK Parti'ye akıl verme peşinde.

Dün Başkan Erdoğan çok net konuştu:

"Bu ülkenin en dinamik partisiyiz. Biz seçmenin mesajını doğruokuruz, arızaları düzeltir tekrar yola koyuluruz. Gerekli değişimi yaparız. Biz bitti demeden bitmez."

Gerçekten de AK Parti değişimi içselleştiren ve kendini yenilemeyi bilen bir parti. Bu AK Parti'nin kısa tarihinde defalarca görüldü. Çünkü AK Parti siyasi perspektifi olan, siyaset üreten ve farklılıkları içinde barındıran bir parti. Aynı zamanda değiştirdiği sosyolojinin kodlarına uygun bir değişimi yapma potansiyeline de sahip tek parti.

Bu özelliğe sahip olduğu için de bırakın kendisini, muhalefeti bile değiştirdi. Hatırlayın Başkan Erdoğan sık sık muhalefetin değişmediğine değinerek şöyle diyordu:

"Türkiye'nin en büyük problemi vizyoner, programcı, projeci, hayırda yarışmayı esas alan bir muhalefete sahip olmamasıdır. Ülkemizde her şeyi değiştirdik ancak muhalefeti maalesef değiştiremedik."

Aslında muhalefet kabul etmese de AK Parti hepsini değiştirdi. En başta da CHP'yi değiştirdi. Gerçi içselleştiremediler ama dünle kıyaslandığında tepeden inme de olsa "görünürde" çok değiştiler. Bir anlamda militan "laiklik gömleği" çıkartıldı.

Sadece seçim sonrası şu tabloya bakın: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, makamında ailesiyle birlikte takkeli imama dua okutuyor, videosunu yayınlıyor. CHP'nin Balıkesir belediye başkanı seçilen Ahmet Akın görevinin ilk gününde Zağnos Paşa Camii'ne gidip sabah namazı kılıyor.

CHP'li Alaşehir ve Gemlik belediye başkanları da görevlerine Kuran'ı öpüp başlarına koyarak başlıyor. Ama daha ilgincini, Alaşehir Belediye Başkanı, "Kutsal kitabın öngördüğü şekilde dinimizin tüm değerlerine sahip çıkacağım" diyerek yapıyor. Kimse de dönüp "Ne oluyor?" demiyor.

İnanılmaz değil mi? Bu geçmişte söylenseydi kıyamet kopardı ya da eski Türkiye'nin militan Yargıtay başsavcıları Vural Savaş veya Abdurrahman Yalçınkaya olsaydı, CHP hakkında dava bile açılırdı. 2008 yılında AK Parti için açtılar zaten. O dava dosyasına gerekçe yapılanlar bugün olanların çok çok gerisinde. Bu değişim aslında AK Parti'nin eseri.

Tepeden inme de olsa CHP gibi statükocu bir partiyi böylesine değiştiren bir parti herhalde kendisini de çok daha rahat değiştirir?

***

ISTAKOZ VE JAKUZİ SİYASETİ

Dikkatinizi çekmiştir, CHP'nin yeni yönetimi ve Saraçhane medyası ne CHP'deki değişim gerçeğiyle, ne çevremizi saran ateş çemberiyle ne de içeride kendi belediyelerinin ihmallerinden kaynaklanan cinayet gibi kazalarla ilgililer. Umurlarında bile değil.

Seçim kazanmalarına rağmen hâlâ işleri güçleri yeni yalanlar ve algı operasyonları üretmek. Günlerdir Beşiktaş'ta 29 emekçinin katledilmesinin ve Antalya'daki teleferik kazasının üstünü örtmek için "jakuzi" yalanıyla gündem kirletiliyor.

Buna son anda bir de ıstakoz meselesi de eklendi. CHP'nin ve medyasının bunlar üzerinden siyaset yapmaları hiç şaşırtmıyor. Asıl şaşırtıcı olan, AK Parti içindeki bir grup siyasetçinin bu yalan ve zaaf üzerinden siyaset yapmaları. Mal bulmuş mağribi gibi hepsi yüklendi. Üstelik jakuzinin yalan olduğunu bile bile. Istakoz meselesi ise kişisel bir hataydı. Sevgili Şebnem Bursalı'yı yıllardır tanıyorum; işini iyi yapan, mesleğinin hakkını veren, iyi bir gazetecidir. Hatasını kabul etti ve özür diledi. Bunun üzerinden artık siyaset yapmak, sadece hata değil kasıttır ve farklı sosyolojileri içinde barındıran AK Parti siyasetine çok daha büyük zarar verir. Türkiye partisi AK Parti, birilerinin küçük hesaplarına kurban edilmemeli.