Millet CHP’ye CHP muamelesi yapmadı

Çok anlatılan bir hikâye. İki CHP’li yönetici Çaykara’nın köy yollarında çeşmeden su alıp evine götürmeye çalışan bir nineye rastlamışlar.

Nineye yardım etmek istemişler. Kadın da yardım etmelerine müsaade etmiş.

Güğümleri kadının evine kadar taşımışlar. Artık ayrılacaklar.

Nine kendisine yardım eden bu düzgün giyimli insanları tanıma ihtiyacı hissetmiş.

“Uşağum, Allah razı olsun, taniyamadum sizi, kimlerdensinuz?” diye sormuş.

Onlar da CHP’de görevli olduklarını söylemişler, kendilerini tanıtmışlar.

Ninede bir hayal kırıklığı.

“Eyvah! Be bu sularlan aptes edeceğidum.”

Türkiye’nin başka yerlerinde bilhassa Trabzon’da, Rize’de CHP’li dindarlar da vardır.

Ama olayı güğümlerini CHP’lilere taşıtıp “Eyvah ben bularlan aptes edeceğidum” diyecek kadar itikat meselesi olarak görebilecek ninelerimiz, dedelerimiz de eksik değildir.

Hikâyenin birkaç versiyonu var. Bazıları Rize’de, bazıları Tonya’da, bazıları Konya’da geçtiğini söylüyor. Güğümleri taşıyan CHP’lilerin adını veren bile var.

Çok önemli değil. Hikâye, ortalama muhafazakâr sağ seçmenin CHP’ye bakışını anlatmak için çok kullanışlı.

Bizler, CHP’ye oy verip vermemenin bir din-iman meselesi olduğu düşüncesini ömürleri tek parti döneminin sıkıntılarını anlatmakla geçen babalarımızdan, dedelerimizden devraldık.

Haklı mıydılar, haksız mıydılar?

Bugünden baktığımda, biraz da onlarla empati yaptığımda haklı oldukları fikri ağır basıyor.

CHP’nin bir önceki lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun son yıllardaki helalleşme çabası onun da bu izlenime hak verdiği düşüncesini doğuruyor.

Peki, hikayemiz, bugün de eskisi gibi etkili ve geçerli midir?

Şüphesiz, bazıları açısından hala geçerlidir.

Ama bu seçimde kuvvetini kaybetmiş görünüyor.

CHP, yıllardır ilk defa bu yerel seçimde Ak Parti’yi geçti. Birinci parti oldu.

Kılıçdaroğlu’nun helalleşme kampanyasının bu etkinin yumuşamasında etkisi olmuş mudur?

Biraz olmuştur.

En azından Kılıçdaroğlu’nun genel başkan sıfatıyla başörtüsü yasağı konusunda CHP’nin hata yaptığını itiraf etmesi sebebiyle.

Ak Parti’nin kuruluşunda ilan ettiği çizgiden sapmasının yer yer içinden doğduğu muhite yabancılaşmasının etkisi olmuş mudur?

Mesela son örneğine birkaç gün önce tanık olduğumuz ‘istakoz vakası’na benzer vakaların?

Kaç tane Ak Partili ‘istakoz vakasında’ temsil edilen bir figüre oy vermek isterdi?

Dolaylı bir etkisi olmuştur.

İnsanlara, siyasi tutumların zannedildiği kadar itikadi nitelik taşımadığını, taşısa bile bu sapmaların dini bir gayretle savunulamayacağını düşündürmüştür.

Ancak bu etki CHP’yi büyütmez, Ak Parti’yi eksiltir. Ak Parti’nin toplum nezdindeki ‘itikadi’ dayanağını zayıflatır.

Sadece CHP’ye nispi bir avantaj sağlar.

Halkın CHP’ye karşı yumuşamasında bunlar kadar hatta biraz daha fazla etkili olan başka bir faktörden söz etmek mümkün.

Halk, İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’na CHP’li muamelesi yapmadı.

İmamoğlu’nun Türkiye ortalamasına yakın duran siyasi profiline olumlu karşılık verdi.

Aynı şey ABB başkanı Mansur Yavaş için de geçerli.

Ankara’nın milliyetçi ağırlıklı seçmeni Mansur Yavaş’a oy vermekte hiç güçlük çekmedi.

Dini tezahürlere alerjisi olmayan, zaman zaman Camide de görünebilen, toplumla barışık, onlara soğuk, gergin, tipik CHP’li izlenimi vermeyen siyasetçiler.

Bu profilin CHP’nin siyasi çizgisine yansıması CHP’nin işini kolaylaştırabilir.

CHP içinde dini tezahürlere karşı refleksleri aşırı gelişmiş unsurların mevcut olduğu da bir gerçek.

Önümüzdeki dönemde refleksleri gelişmiş olanlarla sükünetli olanlar arasında bir mücadeleye bile tanık olabiliriz.