CHP'nin makûs talihi mi yoksa siyasi genetiğindeki arızalardan mı kaynaklanıyor bilemiyorum, tek başına iktidar olmadı ama yerelde ne zaman bir fırsatı yakalasa mutlaka bir skandal patlıyor. Hem de "parti içi ekipler patlatıyor" bunu.
İzmir'de ortaya çıkan İZBETON eksenli kooperatif yolsuzluğuyla ilgili soruşturma -boyutu henüz belli olmasa da- İstanbul'dakini aratmayacak kadar "organize" ve bir o kadar da girift. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Ayrıca olay yıllardır biliniyor. Hatta 2023 seçimleri öncesinde kooperatif mağdurları günlerce CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun peşini bırakmamıştı. Davalar açılmış, yargılamalar olmuş ama CHP'nin İzmir yönetimi, 3 bin konutluk bir kentsel dönüşüm projesini bitirememiş, yüzüne gözüne bulaştırmıştı.
Bu bile skandaldı... Oysa aynı zaman diliminde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 11 ilin yerle bir edildiği deprem bölgesinde 250 bin konutu bitirdi, hak sahiplerine teslim etti, ikinci 250 bini de yıl sonuna kadar bitirme sözü verdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bu neden böyle oluyor?" demeden, skandalın arka planını sorgulamadan her operasyona iktidar üzerinden "siyasi" derse partisi daha çok skandalla sarsılır. Çünkü burada sadece "parasal" ilişkiler yok, işin siyasi boyutu çok daha vahim ve bizzat CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i de kapsıyor.
Temelleri de Tunç Soyer'in aday yapılmamasına kadar uzuyor. Son yerel seçimlerde Soyer'in değil de arkasında koca bir kara delik bırakan Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın aday yapılması bardağı taşıran son damla oldu.
RANT VE SİYASİ BAHT MÜCADELESİ
Hatırlayın İzmir'de Özgür Özel'e ilk açık destek veren Tugay'dı. Özel de ona açık çek misali, "Seni başkan yaptıracağım" minvalinde yazılı bir belge vermiş ve o belgeyle adı adaylıkta hiç geçmeyen Tugay günü geldiğinde aday olmuştu.
Tunç Soyer bunu hiç içine sindiremedi ve parti içi operasyonu unutmadı.
Hatta en son DİSK'li işçilerin İzmir'i çöp dağlarıyla sıkıştırmasında bile Soyer'in parmağı olduğu iddia edildi. Bu aynı zamanda siyasi bir kavgaydı. Zamanlaması da manidardı. İşçi olaylarının hemen ardından İzmir Büyükşehir Belediye Müfettişleri harekete geçiyor ve İZBETON'la ilgili sert bir rapor hazırlıyordu. Başkan Tugay da raporu imzalayıp savcılığa gönderiyordu.
Hedefinde de son yıllarda çok konuşulan kilit isimler vardı: Tunç Soyer, CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Heval Kaya ve diğerleri.
Özel ve CHP'liler bu hamleye "ihbar değil" deseler de İzmir Büyükşehir müfettişlerinin yazdıkları raporda bugüne kadar İZBETON'la ilgili medyaya yansıyan bütün suçlamaların doğrulanması önemliydi.
Hayali şirketler, onların dökmediği hayali betonlar, naylon faturalar, İstanbul'daki "sistem"den kopya mı çektiler bilemem ama yöntem aynıydı.
Raporu okuyanlar şunu görecek: İzmir Örnekköy Kentsel Dönüşüm projesini bitiremeyen bir belediye yönetimi var ve sadece "araç kiralama" ve "yapım" ihalelerinde gerçekleşmeyen işlerin yapılmış gibi gösterilerek fazla fatura kesilmesi sonucu 243 milyon lira kamu zararı oluşmuş.
Ayrıca raporda bilirkişiler, tıpkı İstanbul'da da örneğine rastladığımız "arvento" kaydı denilen yani hiç o bölgede iş yapmayan araç plakalarıyla İZBETON AŞ'yi tam 967 milyon lira zarara uğratmış.
Sanıyorum bu "organize işler" sadece Soyer, Aslanoğlu ve "Heval arkadaş"la sınırlı değil. Nereye uzanacağını yakında görürüz.
Not: Küçük bir ara, haftaya görüşmek dileğiyle...