Van Allen Radyasyon Kuşakları ve Ekonomi

Van Allen radyasyon kuşakları, asıl olarak güneş rüzgârından (güneşten yayılan parçacıkların akımı) kaynaklanan ve bir gezegenin manyetosferi tarafından tutulan enerji yüklü parçacıkların oluşturduğu bir bölgedir. Adını, bu kuşakları ilk kez bir makalesinde tanımlayan fizikçi James Van Allen’den alır. Dünyanın, kuzey ve güney kutuplarının yarattığı manyetik etkiler altında oluşmuş iki Van Allen radyasyon kuşağı vardır. Bu iki kuşağın oluşturduğu manyetik alan güneş rüzgârını ve kozmik ışın olarak gelen parçacıkları saptırarak atmosferi yıkımdan korur. Bu kuşaklar olmasa dünyanın atmosferi kalmaz. Atmosfer kalmazsa dünyada yaşam sürdürülemez. Kuzey ve güney kutuplarının dengesini bozacak gelişmeler olmadığı sürece Van Allen radyasyon kuşaklarının sağladığı kalkandan yararlanacak olan atmosfer, dünyayı korumaya devam edecektir.

Günümüz ekonomilerinde Van Allen radyasyon kuşakları gibi kalkan görevi yapan iki kuşak var: faiz - kur kuşağı ve düşük risk kuşağı. Bu iki kuşak ekonomiyi yıkıcı finansal ataklardan korur. Bunların da tıpkı Van Allen radyasyon kuşakları gibi belirli bir dengesi vardır. Bu benzerliğe karşılık Van Allen radyasyon kuşaklarının dengesinin bozulması belirli bir zaman alırken, faiz - kur kuşağı ile düşük risk kuşağının bozulması kısa sürede gerçekleşebilir.    

Faizler eğer enflasyonun üzerinde belirlenirse o zaman insanlar enflasyon etkisinden korunmak için ellerine geçen paranın tümünü tüketim için harcamak yerine bir miktarıyla tasarruf yapmaya yönelirler. O zaman talep düşer, talep düşünce fiyat artışları da hız keser. Çünkü talep enflasyonu, paranın çok, mal ve hizmetin az olduğu durumlarda ya da ekonomik ifadesiyle talebin arzı geçtiği aşamada ortaya çıkar. O halde fiyatları dengede tutabilmek, enflasyonun artmasını engellemek, faiz kuşağının önleyici etkisinden yararlanabilmek için faizleri enflasyonun üzerinde tutmak gerekir. Eğer enflasyon artış eğilimindeyse faizleri daha fazla artırmak şarttır. Faizler, enflasyonun gerisine düşerse talep artar ve talep yönlü enflasyon hızlanır. Faizleri enflasyonun altında tutunca kur da yükselmeye başlar. Yeterince faiz kazanamayan tasarruf sahipleri ellerindeki ulusal parayı dövize çevirerek anaparayı korumaya yönelirler. Benzer şekilde ülkeye para kazanmaya gelmiş olan yabancı yatırımcılar da paralarını alıp gitmeye başlarlar. Böyle bir durumda kurlar yükselir. Kurların yükselmesi ihracata olumlu etki yapmakla birlikte ithal girdi mallarının fiyatlarının yükselmesine ve dolayısıyla maliyetler üzerinden malların yurtiçinde satış fiyatlarının artmasına yol açar. Bu da enflasyonun hızlanması sonucunu yaratır. 

Ekonominin dengesi için gerekli olan bir başka faktör risklerin artırılmaması, eğer mümkünse düşürülmesidir. Burada sözü edilen riskler ekonomik risklerin yanı sıra sosyal ve siyasal riskleri de kapsayan geniş bir kavramdır. Eğer bir ülkede riskler artıyorsa belirsizlik de artıyor demektir. Bu olumsuz gidiş insanların olumsuz beklentilerinin artmasına, o da bir yandan tüketime yönelmelerine yani talep artışına bir yandan da ücretlerin, fiyatların, kiraların artmasına yani maliyet artışına yol açar. Böylece talep enflasyonu ile maliyet enflasyonu birlikte ortaya çıkar.

Faiz – kur kuşağıyla birlikte düşük risk kuşağının yaratığı ekonomik dengenin bozulması aşağı yukarı Van Allen radyasyon kuşaklarının bozulmasının dünya atmosferinin yok olmasına neden olması gibi ekonomik atmosferin bozulmasına yol açar.

Türkiye bu iki kuşağı doğru ayarlayabildiği bütün dönemlerde rahat nefes alabilen bir ekonomi oldu. Bunları bozduğunda da bugünkü gibi açmazların içine girdi.