Ön seçim öncesi Türkiye turlarını sürdüren Ekrem İmamoğlu Ankara’da şöyle konuşmuş: “Kimileri ülkede istikrarı bozacak kadar kafayı bozmuş. İmamoğlu’nu hapse atmaktan bile bahsediyorlar. Köşe yazılarında bunlar var. Sözüm ona Ekrem İmamoğlu oyun dışı kalacakmış. Burası muz cumhuriyeti değil, bu topraklarda namertlik sökmez!”
Keşke haklı olsaydı. Ama ülkemizin yakın tarihi yargı eliyle siyasete müdahalenin birbirinden çarpıcı ve can yakıcı örnekleriyle doğru. İlk akla gelenlerden birisi 2019’da İstanbul seçimlerinin yenilenmesi. Evet İstanbul halkı ikinci turda bu hukuk-dışılığa çok sert cevap verdi ancak İmamoğlu’nun bu sefer yaşama ihtimali olan engellemelere karşı halkın/seçmenin yapabileceği -en azından ilk aşamada- pek bir şey yok.
Cezaevi ihtimali
Örneğin İmamoğlu’nun zikrettiği “hapse atma” olayına “kesinlikle mümkün değil!” diyebiliyor muyuz? İmamoğlu yine Ankara’da “Rüyaları, içi bomboş iddialarla kumpas yapmak.’Turbun büyüğü’ diyerek heybeden, eskiden yaptıkları gibi, sözüm ona örgüt çıkarmak” dedi.
Ama o da biliyor ki Türkiye heybeden çıkarılan örgütlerle, tutuklanan eski/yeni belediye başkanlarıyla dolu. En son olarak Sarıyer’de CHP’den iki dönem başkanlık yapmış olan Şükrü Genç, DHKP-C’ye yardım suçlamasıyla tutuklandı.
İmamoğlu hakkında çok sayıda dava var. Her an yenileri de açılabilir. Örneğin daha önce farklı ilçelerden belediye meclis üyelerinin tutuklanmasına neden olan “kent uzlaşısı” temelli suçlamalar ona da yöneltilebilir.
Ön seçim hesapları bozdu
İmamoğlu’na yönelik yargı kıskacında asıl, belki de yegane amaç onun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemek. Ama siyasi iktidarın hesabı, İmamoğlu’na yargı yoluyla siyasi yasak gelme ihtimalini bıktırıcı bir tehdit olarak son ana kadar bekletip seçim tarihi belli olunca, o anki konjonktüre göre yasak konusunda karar vermekti. Fakat CHP 23 Mart’ta cumhurbaşkanı adayını belirlemek için üyeler arasında bir ön seçim yapma kararı alınca hesaplar belli açılardan altüst oldu.
Bunun üzerine diploma meselesi yeniden ısıtılıp gündeme getirildi. Olayın ayrıntılarına girmeye gerek yok. Beş yıl önce gündeme getirilip kapanan olayın bugün yeniden ısıtılmasının ön seçimle alakalı olduğu çok bariz.
Garip bir koalisyon
Bu sefer hesap çok basit: İmamoğlu’nun diploması iptal olunca üniversite mezunu olma vasfını, dolayısıyla cumhurbaşkanı adayı olma şansını kaybedecek. Böylece kendisine yargı eliyle siyasi yasak getirmeye de gerek kalmayacak. (Tabii hem diplomayı iptal ettirip hem de siyasi yasağı getirmek isteyecekler olacaktır)
Diploma kampanyasını medyada bıkıp usanmadan sürdürenlere baktığımızda çok ilginç ve garip bir koalisyonla karşı karşıyayız. İsim vermeye gerek yok: Ergenekon günlerinde haksız yere başına gelmedik kalmamış biri, o tarihte kendisini hedef gösteren bir başkasıyla tam bir yarışa girmiş durumda.
Bu arada “yandaş” olarak bilinmeyen bazı isimler de diğerleri kadar olmasa da “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” argümanıyla ve bu olayın neden gündeme getirildiğini bilmiyor ya da önemsemiyormuş gibi yaparak linç kampanyasına katılıyor. Tabii son olarak CHP içinde İmamoğlu sevmezler de avuçlarını ovuşturuyor.
CHP ne yapabilir?
Farkındasınızdır, medyada bir “diploma iptal totosu” oynanıyor. Kararın çoktan çıktığını her an açıklanabileceğini söyleyenler var. Olayın bu hale gelmesi, İstanbul Üniversitesi içinde birilerinin bu dayatmaya direndiğini gösteriyor. Anlaşılan bu tür spekülasyonlar da bu direnci kırmayı hedefliyor.
Diyelim ki diploması iptal oldu, İmamoğlu ve partisi ne yapacak?
İmamoğlu’nun ön seçim kampanyasını sürdüreceğini, başına gelenler nedeniyle CHP üyelerinin ön seçime yoğun ve coşkulu bir ilgi göstereceklerini düşünüyorum. Bu arada iptal kararının iptali için yasal yollara başvurulacaktır ama bu konuda çok fazla beklentileri herhalde yoktur.
Peki CHP kimi aday gösterecek? Birilerinin tahmin ettiği, birilerinin önerdiği ve sanırım iktidarın arzuladığı gibi seçimleri boykot mu edecek? Yoksa Mansur Yavaş ismi mi ortaya çıkacak?
Bu tür kriz anlarının beklenmedik gelişmelere ve sonuçlara yol açabileceğini ve siyasi iktidarın çok pişman olacağı gelişmelerin yaşanabileceğini düşünüyorum.
Aklımda somut bir öngörü yok ancak tam da yeni siyasi liderlerin çıkmasına elverişli bir zemini iktidar muhalefete/CHP’ye sunmuş olabilir.