İmamoğlu’nun Mansur Yavaş açmazı

CHP içinde yaşanan kargaşayı en çarpıcı biçimde yine MHP Lideri Devlet Bahçeli özetledi:

"Anlaşılan İmamoğlu hem siyasi hem de hukuki darboğazdadır ve telaşlanması da bundandır."

Gerçekten de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sadece kendi kişisel yolculuğu uğruna ortalığı ateşe vermekten çekinmiyor. İstanbul ya da 16 milyon İstanbullu umurunda olsaydı biraz olsa onların hayatlarını kolaylaştıran işlere imza atardı. Geriye dönün bakın, 6 yıldır İstanbul'u yönetiyor ama ortada İmamoğlu imzası taşıyan tek bir eseri yok.

Marmara Denizi'nin nefessiz kalması, 600 bin İstanbullunun deprem korkusu yaşaması ya da milyonlarca İstanbullunun trafik çilesi çekiyor olması umurunda bile değil.

İstanbul'un şehremini daha çok "balya balya paralar"la ilgili... Oradan güç alıyor ve algı üretmekten besleniyor. Sorunu sadece İstanbul'a ilgisizliği değil, Türkiye'nin temel meselelerine ilişkin de tek bir siyasi önermesi yok. İmamoğlu'nun hangi siyasi tezi tartışılıyor bilen var mı?

Ama "besleme" medyası var ve biliniyor. Birkaç gazetesi, birkaç televizyonu, emir eri olmaya yatkın onlarca "militan" gazetecisi ve sosyal medya trolü var ve herkes de bunun farkında. Esas yatırımı buralara yapıyor. Arkasında böyle alesta bekleyen bir güç olunca da ilgili ilgisiz her tartışmaya balıklama atlıyor, ağzına geleni söylüyor.

Sonra da tepki gelince veya dava açılınca feryat ediyor. Aslında "yolsuzluk" iddialı davaların içeriğine ilişkin güçlü bir itirazı da yok. Büyük ihtimalle korku bacayı sarmış ki, bütün gücüyle parti içine sesleniyor: "Benim önümü kesmek istiyorlar..." Amacı bu algıyı yerleştirmek ve CHP içindeki gücünü pekiştirmek.

Çünkü hem davaların negatif sonuçlanmasından korkuyor hem de kamuoyunda Mansur Yavaş'ın hep onun önünde çıkmasına öfkeleniyor.

Tam da bu yüzden son günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i hedefe koyuyor, bilirkişi meselesini diline doluyor, medya ordusunu harekete geçiriyor. Bir anlamda büyüttüğü krizi fırsata dönüştürmek ve bir taşla birkaç kuş vurmak istiyor.

Ancak işi hiç kolay değil, hakkında açılan davaların nasıl sonuçlanacağını bilemem ama CHP içindeki gidişatını görmek için kâhin olmaya gerek yok. Önünde bir değil birden fazla engel var. En önemlisi başta söylediğimiz gibi Mansur Yavaş. Yavaş'ı henüz ikna edecek bir formül ortaya konmuş değil. Başbakanlık veya cumhurbaşkanlığı yardımcılığı formülü 6'lı Masa taktiği olduğu için kimse inanmıyor.

İmamoğlu'nun ikinci seçeneği olan CHP Genel Başkanlık formülü de zor görünüyor. Gerçi İmamoğlu, "Kurultayı ben kazandırdım, parti benimdir" havasında ama gerçek pek öyle değil. Orada da Özgür Özel gerçeğiyle karşı karşıya... Tam 47 yıl sonra CHP'yi birinci parti yapan Özgür Özel'in o koltuğu terk etmeyeceği çok açık. Hatta bir CHP'li, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol'un, "Genel Başkanımız Özgür Özel de potansiyel aday olarak gösterilmeli. Genel başkan doğal adaydır" sözünü hatırlatarak şöyle diyordu:

"Esas kambura yatan Özgür Özel. Bu deyim futbolda hile yapanlar için kullanılıyor. Çünkü Özel de topun ayağına gelmesini bekliyor."

CHP'nin cumhurbaşkanı adayını 1.6 milyon üye mi yoksa Meclis grubu mu belirleyecek ya da iki forvetten biri öne çıkıp diğeri istifa ederek başka bir cephe mi oluşturacak daha çok tartışılır. Bu tartışmaların 6'lı Masa'ya dönme ihtimali de yabana atılacak gibi değil.

Bu arada "hançerlenen" Kemal Kılıçdaroğlu'nu da hafife almayın derim.