AK Parti, kurulduktan kısa süre sonra iktidar olan, 23 yıllık iktidarı döneminde "sessiz devrimlere" imza atan ve bu yolculuğunu da sürekli kendini yenileyerek yapan siyasi tarihimizin nevi şahsına münhasır bir partisi... Aslında AK Parti kısa tarihine o kadar çok şey sığdırdı ki birkaç cümleyle özetlenmesi bile haksızlık. Darbelerden vesayet odaklarına, terörden ekonomik kuşatmalara ülkeyi nefessiz bırakan onlarca belayla boğuşurken aynı zamanda ülkenin küresel arenada aktör olmasının da önünü açtı.
Bunu da son yıllarda parti içindeki çalkantılara, bozulmalara ve statükocu yapılara rağmen yaptı. Hâlâ da o bozulmaların partide etkisi var ki Başkan Erdoğan, il başkanı, belediye başkanı, milletvekili gibi tüm partililerin vatandaşların taleplerine ilgi göstermesine dikkat çekiyor ve Trabzon'da teşkilatları sert biçimde uyarıyordu:
"Size benim vatandaşlarımdan herhangi birisi gelir, sizden bir işin yapılmasını, gereğini istiyorsa, onu bir başka yere havale etme hakkınız yok. Bunu yaptığınız sürece, ben Genel Başkanınız olarak varsa sizlere hakkımı helal etmiyorum.
Tekrar altını çizerek ifade ediyorum; bunları herhangi bir çıkar, kazanç, makam, mevki beklentisiyle değil, davamızın bizlere yüklediği mesuliyet bilinciyle yapmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde partiyi ticarethaneye çevirirsiniz. Bu bizim asla müsaade etmeyeceğimiz, rıza göstermeyeceğimiz, göz yummayacağımız bir durumdur."
Bugünlerde AK Parti'nin il ve ilçe kongreleri yapılıyor. Toplumun beklediği değişimi ya da AK Parti'nin yeni döneme yeni aktörler hazırlayıp hazırlamadığını kongreler ve esas olarak büyük kongre bittiğinde göreceğiz.
Şu gerçeği de hatırlatalım: Yerel seçimlerde CHP birinci, AK Parti ikinci parti çıktı ama tablo son 3-4 ayda çok değişti. AK Parti aldığı oyu korurken, CHP daha Suriye meselesi yaşanmadan oy kaybetmeye başladı. CHP'ye yakın araştırma şirketlerinin yaptırdığı anketlerde bile CHP yüzde 30'larda.
GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş bu sonucu şöyle yorumluyor:
"CHP, bir dönem birkaç ay boyunca birinci parti konumuna yükseldi. Ancak bu pozisyonunu üç aydan fazla koruyamadı. Bugün AK Parti'nin oyları % 33.4, CHP'nin oyları ise % 28 düzeyindedir. Bir ay içinde oy oranlarında sekiz puanlık bir değişim yaşandı."
BİRİNCİLİĞİ KİMSEYE BIRAKMIYOR
İşin belki de en ilginç yanı, sadece parti olarak CHP değil, parlatılan cumhurbaşkanı adayları Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu da oy kaybı içinde. Hatta çok seslendirilen "Başkan Erdoğan dışında AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı yok" tezi de çökmüş durumda. Bunu da bizzat Mansur Yavaş'a yakın olduğu ileri sürülen Türkiye Toplum Araştırmaları Enstitüsü'nün 2025'in ilk anketinde görüyoruz. Enstitünün siyasi gündeme ilişkin 1500 kişiyle yaptığı ankette, cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin 4 farklı senaryo sorulmuş. Sonuçlar çok dikkat çekici.
O senaryolardan üçünde, Başkan Erdoğan, Hakan Fidan ve Selçuk Bayraktar ile Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel kıyaslanıp "Hangisini cumhurbaşkanı görmek istersiniz?" diye soruluyor. Başkan Erdoğan her olasılıkta birinciliği kimselere bırakmıyor. Ama daha ilginci Fidan ve Bayraktar'ın da Yavaş, İmamoğlu ve Özel'i geride bırakmaları.
AK Parti yeni aktörler de çıkarır mı bilemem ama bu tablo CHP'ye acı bir gerçeği hatırlatıyor: Siyaset üretmeden, sadece algı ve sosyal medyayla seçim kazanılmaz!