Türk-Kürt Kardeşliği Tamam Sıra Türk-Türk Kardeşliğinde

O malum referandumda ”Hayır” oyu kullanmıştım.

Belki 50 yıldan beri dost olduğum bazı arkadaşlarım ise “Yetmez ama evet” demişti.

O gün onların "Yetmez ama evet"i  kazanmıştı.  

Ama aradan geçen yıllar benim “hayır” oyum kazansaydı bu ülkenin daha hayrına olacağını gösterdi…

O “Yetmez ama evet” ve “Mezardan kalkanlar bile evet” diyenlerin evetleri, bu ülkede adalet, yargı ve demokrasinin kolunu kanadını kırdı.

AMA DÜN İMRALI’DAN GELEN 

CEVABA BEN DE KATILIYORUM

Şu kadere bakın ki, bir gün bu ülkede bana da “Yetmez ama evet” diyeceğim bir durum ortaya çıktı. 

Evet dün DEM antetiyle yayınlanan bildiriden Abdullah Öcalan’ın ikinci çözüm sürecine de evet dediğini öğrendik.

Birincisine bütün yüreğimle “Evet” demiştim.

Dün Öcalan’ın açıklamasına bakınca yine “Evet" diye haykırdım.

Hatta bu defa “Yetmez ama evet……”

O gün belki iyi niyetle “Yetmez ama evet” diyen arkadaşlarımızın büyük bölümü daha sonra büyük hüsrana uğradı.

Bugün benim dediğim “Yetmez ama evet” de, inşallah beni hüsrana uğratmaz.

Çünkü benim de hüsrana uğrama ihtimalim hiç düşük değil.

DEM ANTETLİ KAĞITTA  ÖCALAN 

"TÜRK- KÜRT" KARDEŞLİĞİ DİYORSA

Dün DEM antetiyle yayınlanan bildiride Abdullah Öcalan “Türk - Kürt kardeşliğinden” söz ediyor…

İşte böyle bir günde ben de, Öcalan’ın protokolü ile Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’a seslenip şöyle diyorum:

Madem PKK lideri “Türk-Kürt Kardeşliği” istiyor.

Ben de sizden “Türk-Türk kardeşliği” talep ediyorum.

Diyorum ki, bu ülkenin bir Kürt üyesi olan Öcalan’ın hapishane kapısı açılıyor…

Madem ki, geçmişte “Bebek katili” dediğiniz Öcalan için “Gelsin Meclis’te konuşsun” diyor, ona “Yeni hayat imkanları” sunuyoruz…

Madem ülkeye barış gelmesi için, hala elinde silahla dağda dolaşanların önderi olarak gördüğünüz Öcalan’a hürriyetin yollarını açmaya hazırız…

SAYIN BAHÇELİ, SAYIN ERDOĞAN MADEM 

SEDNAYA’NIN KAPILARI AÇILIYOR

Diyorum ki,

Sayın Bahçeli… Sayın Erdoğan…

Çok iyi yapıyorsunuz.

Madem ki  Şam’da Sednaya zindanlarının kapıları açılıp siyasi hükümlüler bırakılıyor…

Madem İmralı’nın kapıları açılıyor,

Ben de destekliyorum sayın Bahçeli’nin, sayın Erdoğan’ın bu girişimlerini…

O kadar destekliyorum ki, onlardan bir adım daha ileri gidiyorum.

Diyorum ki…

SİLİVRİ VE EDİRNE ZİNDANLARININ 

ESARET KAPILARI DA AÇILSIN

Madem ki Şam’da Sednaya zindanlarının kapıları açılıyor…

Siyasi hükümlüler özgürlüğüne kavuşuyor…

Bizde de Silivri zindanlarının,

Edirne zindanlarının kapılarını açalım.

Madem ki Kürt siyasi mahkumlarına özgürlük yollarını açıyoruz…

Türk siyasi mahkumlarına da açalım o özgürlük yollarını.

Ne yani…

Şam’daki HTŞ yönetiminden mi aşağı kalacağız bu özgürlük yürüyüşünde…

Ne Osman Kavala kalsın içerde…

Ne de Gezi mahkumları…

Madem ki dağda elinde hala silah olan Kürt davasının lideri Öcalan için o zincirler kırılıyor……

Eline bırakın silahı, çakıl taşı bile almamış, sicilinde tek terör eylemi bulunmayan, iddianamesine, Türkiye’yi bölecekler diye tek delil olarak Anadolu bal arıları kolonilerinin haritası konulmuş Osman Kavala ve tüm Gezi mahkumlarının zincirleri de kırılsın…

TÜRK-TÜRK KARDEŞLİĞİ OLMADAN 

TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ OLUR MU?

Madem ki PKK lideri serbest kalıyor…

Bugüne kadar eline silah almamış, tek kurşun atmamış Selahattin Demirtaş da serbest kalsın.

Madem ki “Türk-Kürt Kardeşliğini” kuruyoruz…

Şu kutuplaştırılmış, ikiye ayrılmış ülkede “Türk-Türk Kardeşliğini” de kuralım…

Madem ki iktidar cephemiz Kürtlerle barışıyor…

Türklerle barışmayı da bir denesin.

Hep birlikte el ele gerçek bir barışa yürüyelim.

İŞTE BU YÜZDEN “YETMEZ  AMA EVET” DİYORUM

İşte o yüzden “Yetmez ama evet” diyorum.

Öcalan’la müzakereye evet.

Ama İktidara oy vermeyen Türklerle muhabbeti de istiyorum.

Bu ülkenin Cumhur İttifakına oy vermeyen insanlarına da ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasın istiyorum. 

Madem o barış Orta Doğu’ya  geliyor…

Bize de bir uğrasın istiyorum.

Dün güzel bir adım atıldı…

İmralı’dan  güzel bir cevap geldi.

Eğer bu ülkeye iç barışı getirmek, iç cepheyi  kuvvetlendirmek istiyorsak…

PKK’nın  lideri Öcalan’a gösterdiğimiz muhabbetin, 

Hiç olmazsa yarısını, hiçbir siyasi hareketin lideri olmayan, eline çakıl taşı bile almamış insanlara da gösterelim.

SEDNAYA - ANKARA 1500 KM

ANKARA - SİLİVRİ 500 KM

Şam- Ankara 1072 km…

1072 km uzaktaki Sednaya hapishanesinin boşalmasından mutlu olan Ankara, 500 km ötedeki Silivri zindanının boşalmasından da mutlu olabilmeli. 

Değil mi…

Yoksa bunu söylemesini de Abdullah Öcalan’dan mı rica edelim…

Bunun için de Silivri ve Edirne’ye bir DEM heyeti mi gönderelim.

Kendine “Türk” diyenler atamıyorsa bu adımı…

Bırakalım kendine Kürt diyenler atsın…

Yeter ki atılsın bu kardeşlik adımları…

Tabi ki Öcalan’ın çağrısına dağdan da destek gelir ve eller tetiklerden çekilip silahlar bırakılacaksa Tek kişilik oyumla, Benden de evet.

Ama “Yetmez ama evet…”

Ülkesini seven bir insan olarak tabi ki, DEM antetli böyle bir bildiriye bütün kalbimle evet diyorum.

Ama Kürtlerle barışmak için bu cesur adımları atan Ankara’dan hiç de cesaret istemeyen adımları Silivri ve Edirne’ye doğru da atmasını bekliyorum.

Yoksa dün başlayan bu güzel gelişmeden daha bugün umudumu keseceğim.