Siyasette Suriye depremi

Suriye'de gerçekleşen halk devrimi, hızı, kansız gerçekleşmesi ve kolay oluşuyla şaşırtsa da bölgedeki etkisi tartışılmazdı. Deyim yerindeyse bölgeyi 9 büyüklüğünde bir deprem gibi sarstı. Artçıları da devam edecek görünüyor.

Sarstı, çünkü tam 13 yıldır zulümle ayakta duran ve yıkılacağına kimsenin inanmadığı bir diktatörün kaçışına, onu ayakta tutan iki "iddialı" ülke, Rusya ve İran'ın da tası tarağı toplayıp çekilmesine yol açtı. Şu sıralarda ABD ve piyonları da depremin enkazı altından çıkma derdine düşmüş durumda.

Başkan Erdoğan'ın deyimiyle Suriye devrimi "muhteşem" bir devrimdi.

Böylesine muhteşem bir devrimin, çevre ülkelerinde siyasi bir depreme yol açmaması da mümkün değil. Devrim, bölgedeki birçok ülkenin iç siyasi dinamiklerini de etkiledi ve yeni tartışmaların kapısını araladı.

En başta da Türkiye'nin... Devrimin gerçekleştiği 8 Aralık sonrasına bakın. Siyasi iklim bir anda değişti. Uzun sürer mi sürmez mi göreceğiz ama kimi olumlu kimi olumsuz bütün partiler bu sarsıntıdan payına düşeni aldı. Gerçi AK Parti bir süredir yükselişteydi ve CHP'yle başa baş bir noktaya gelmişti ama Suriye devrimi bunu daha da zıplattı. Optimar'ın son yaptığı ankette AK Parti yüzde 33.5, CHP ise yüzde 27.

Oysa CHP, yerel seçimlerde yüzde 38'le birinci parti çıkmış ve 47 yıllık makûs talihini değiştirmişti. Ama ne var ki yeni yönetim bunu sürdüremedi. Üstelik süreci genel başkan olarak Özgür Özel ve ekibi çok kötü yönetti. CHP'nin bu kaderi de son 15 yılda hiç değişmedi. Hatırlayın Kılıçdaroğlu 2010'da Gandi rüzgârı estirdiğinde oylar yüzde 30'u geçmişti. Sonra sahaya inince klasik yüzde 20-25 bandına geri döndü. Sanki CHP'de "dejavu" yaşandı.

Bu da doğal olarak parti içi iktidar kavgasını yeniden ateşledi. Hatta şu sıralarda Kılıçdaroğlu'na yakın 35-40 milletvekilinin harekete geçtiği ve bir bildiri yayınlayacakları söylendi. İlginçtir bu tablo Özgür Özel'den çok İmamoğlu'nu korkutuyor. Çünkü problemlerle bu noktaya gelmiş... Bir yanda diploma ve ahmak davası var, öte yanda her ankette önde çıkan Mansur Yavaş gerçeği. Bu yüzden gözünü şu sıralarda CHP Genel Bakanlığı'na dikmiş durumda. Bu kez karşısında da sadece Kılıçdaroğlu değil, Özel ve Mansur Yavaş üçlüsü olacak.

Suriye devrimi aynı zamanda CHP'nin "Baasçı" siyasetini de açığa çıkardı ve CHP'lilere tarihi bir fırsat sundu. CHP ve çevresinde bu fırsatı değerlendirecek siyasi bir akıl var mı doğrusu emin değilim. Çünkü sadece CHP değil aydınları da Esadcı...

Bu süreçte, CHP'nin kendisine benzetmeye çalıştığı Millet İttifakı partileri de derinden sarsıldı. İlk sinyal veren de Ahmet Davutoğlu'nun Gelecek Partisi oldu. Bir milletvekili istifa edip AK Parti'ye geçti. Onu farklı biçimlerde de olsa DEM Parti izleyecek. Çünkü Suriye devrimi karşısında en derin şaşkınlığı onlar yaşadı. Suriye'de "Sosyalist Rojava devrimi" hayali kuran DEM'lilerin Suriye halk devrimi karşısında adeta dilleri tutuldu. Nasıl yansıyacağını yakında görürüz.

Sırada Suriye devriminin sallayacağı iki parti daha var: Sığınmacılar üzerinden ırkçılığa varan siyasetiyle öne çıkan Zafer Partisi ve o yarışta geri düşmek istemeyen İyi Parti... İkisini de zor günler bekliyor. Saadet Partisi ve YRP'ye gelince; onlar öyle savruldular ki AK Parti biraz kendine çekidüzen verse siyasette esamileri bile okunmaz.

Moda deyimle CHP'yle birlikte tarihin yanlış tarafında duran muhalefet partileri toptan irtifa kaybederken AK Parti ve MHP'nin başını çektiği Cumhur İttifakı partileri hem tarihin gidişini doğru okuyarak Türkiye'nin küresel aktör olmasının önünü açtı hem de tırtıklanan seçmenlerini geri çağırma zeminini oluşturdu.