Erdoğan giderse Türkiye yıkılır safsatası

Efsane ama bir o kadar da içi boş ve safsata dolu korku.

“Ben gidersem her şey gider, ülke yıkılır”

Aslında bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan defalarca dile getirdi. Önce “AK Parti’nin kaderi ile Türkiye’nin kaderi birleşmiştir” dedi. Sonra ülkenin kaderi ile kendi liderliğinin kaderini birleştirdi. 

Bakın net şekilde söyleyeceğim: Bu ve benzeri önermelerin nerede ise tamamı temel mantık düzeyinden yoksundur, akıl dışıdır.

Mesela, hem çok büyük lider olacaksın hem de 22 yıllık iktidarında Türkiye’yi esaretten kurtaramayacaksın. Hatta tam tersine bugün Türkiyeekonomide milli egemenlik sorunu yaşar durumuna düşmüştür. Örnek mi: Rusya, S. Arabistan, BAE ve Katar ile yaşadığımız dış politikanın sonucu SİSİ kapısına döndü. Neden acaba?

Bir başka örnek: Erdoğan’ın Rize’de söylediği cümleye bakın: “Türkiye’ye diz çöktürmeye çalıştılar.” Bakın bu cümle de aslında çok ters anlam içeriyor. Hem asrın lideri olacaksın hem de 3 sente muhtaç bir Türkiye olacak.

Belki de en sert ve ters mantık konusu terör.

Hangi ülke 40 yıldır terörle mücadele ederken terörist başını devlet televizyonuna çıkartıp muhalefetin aleyhine konuşturur? Terör örgütü liderine karşı fikir beyan eden meşru parti liderine “Edirne’deki İmralı’dakine hesap verecek” diyerek teröre karşı meşru siyaseti kim mahkum eder? Kim yapabilir bunu? Ya da tersten soralım: Terörden hangi siyasi anlayışlar besleniyor; terörün sürmesinden dolayı hangi siyasetçiler siyasi ikballerini sürdürüyor? 

DIŞ GÜÇ DEĞİL İÇ GÜÇLER

Bakın hep bir düşman var; hep bir saldıran var.

Ama kimse bunların somut yapısını göremiyor. Bir zamanlar bu dış düşman denilenler ile hemen sarmaş dolaş olan da bizim liderimiz. İnsan düşmanı ile sarmaş dolaş olur mu?

Tam bu süreçlerde kimse de içerideki beceriksizliğe bakmıyor.

Mesela kim bir ülkede liyakatli yöneticiyi görevden alıp irrasyonel (yani akıl dışı) politika uygulayıcıları göreve getirir.

Örnek çok net: Merkez Bankası Başkanlığın’dan Naci Ağbal’ı alıp yerine Şahap Kavcıoğlu’nu kim göreve getirdi? Ve hatta Nureddin Nebati ile 6 ay uyumayı kim istedi?

Enflasyon yükselirken bütün iktisat biliminin ve bütün dünyanın tersine suni şekilde faiz indirerek yangının üzerine benzin dökülmesine kimler izin verdi? Ve ülkenin bütün dövizlerini bitirerek Milli Egemenlik sorunu yaşanmasına kim yol açtı?

Hangi dış güç bu akıl dışı politikaları uygulatabilir?

SİSİ düşmandı; BAE düşmandı, Yunanistan düşmandı… Ne oldu? Bir gece ansızın gelebiliriz dediğimiz Miçotakis ile kucak kucağa geldik. Sonra da “Ben sana dememiştim” diye de sıyırmaya çalıştık. SİSİ ile kimse barıştıramazdı hani; lakin tıpkı Miçotakis gibi onun da ayağına gittik. Kral’ında ayağına gittiğimiz gibi, ya da Putin’in kapısında ayakta beklediğimiz gibi.

Bir de DİK DURUŞ diyoruz bunlara.

Evet, dik duruyoruz da, kapılarına-ayaklarına gittiğimiz liderlerin karşısında veya kapısında beklerken dik duruyoruz!

Bu duruş ülkemizde gururlu herkes gibi bizleri de maalesef eğik bırakıyor. O kadar zayıf ekonomimiz olmasaydı o kapılara, o ülkelerin liderlerinin ayaklarına gider miydik?

HEP KORKU VE ÖRTÜ

Rakamlara bakıyorsunuz ki tam bir felaket.

Mesela dar gelirliler evlerini bile kaybetmiş. Onlarda kiracılık oranı yüzde 41,4 artış göstermiş. Ya da gelirden alınan paya bakıyorsunuz ki o da ne? Erdoğan’ın liderliğinde tek kazanan en zengin yüzde 5’lik kesim olmuş. Resmen zenginler ihya edilmiş.

Emekli maaşı ortalaması asgari ücretin yüzde 20 üzerindeyken Erdoğan liderliğinde yüzde 25 altına düşmüş. Ücretlilerin ülke gelirinden aldığı pay yüzde 33’lerden yüzde 24’lere gerilemiş.

Ama bütün bunların yanında yine en fazla oyu en fazla cefa çekenler vermiş. Adeta oy vererek vatanı kurtardığını, öbür dünyada cennete gideceğini sanalar vermiş.

Durum ne derseniz tam da burada yatıyor acı gerçekler. Türkiye YAPISAL YIKIM yaşıyor resmen.

Yani bir devletin içeriden nasıl yıkıldığını ders kitaplarında anlatsanız tam da bugünün Türkiye örneğini verirsiniz.

Ülkede adalet gitmiş

Ülkede eğitim bitmiş

Ülkede sağlık çökmüş

Ülkede fakirlik yayılmış

Ülkede teknoloji durmuş

Kaçılan ülke olmuşuz. Önce iyi eğitimliler ülkeden kaçmaya başlamıştı. Şimdilerde fabrikalar da ülkeyi terk etmeye başladı.

KAÇILAN ÜLKE hiç 1. sınıf ülke olur mu? Kaçılan ülke aslında çöken ülke demektir.

Yani anlayacağınız ey alt eğitimli ve alt gelir grupları: Bilesiniz ki verdiğiniz oylar ile ülkeyi kurtarmıyor, tersine ülkenin yıkımına destek oluyorsunuz. Ve siz bu oyları vererek cennete gider misiniz bilmiyorum ama evlatlarınıza cehennem gibi bir yaşam bırakıyorsunuz.

Hz İbrahim oğlu İsmail’i kurban ediyordu ya… Umarım ders alırsınız.