Görmesi netleşen Özel, açıkgöz CHP’liler...

23 Nisan 2024. TBMM Tören Salonu. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından verilen resepsiyonun havası bu kez, önceki yıllardan biraz farklı. Örneğin CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e ayrı bir özgüven gelmiş. CHP'ye müzahir gazeteciler ise ilk kez bu yoğunlukta salonda.

Elbette, herkesin merakı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Özel'in bir araya gelip gelmeyeceğinde... Cumhurbaşkanımız resepsiyona iştirak ettiği andan itibaren her zamanki gibi muhabir ordusu da peşinde. Salon öylesine kalabalık ki... Adım atmak bile güç.

İşte o dakika siyasal diplomasinin titiz bir örneği sergileniyor. Erdoğan, kurmayları ve bir grup davetli ile ayrı bir bölüme geçiyor. Sonra AK Parti Grup Başkanvekili M. Emin Akbaşoğlu tek tek parti genel başkanlarının yanına gidiyor. "Cumhurbaşkanımız hem bayram tebriki hem de bir çay sohbeti için sizi davet ediyor" diyor. (YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan ise resepsiyon salonunda kalıyor!) Böylece Özgür Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kısa süreli konuşma imkânı bulup, randevu isteğini hatırlatıyor. Erdoğan da Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'a, haftalık programına bakarak bir planlama yapması direktifini veriyor. Cumhurbaşkanı, bu vesile ile göz ameliyatı geçiren Özel'e geçmiş olsun dileklerini iletip, operasyonun detaylarını dinliyor.

Gel gelelim... Siyasette hissedilen böylesi iklim değişikliği herkesin ilgisini çekiyor!

Peki, ama nereye kadar! İşte görünür gelecekte cevabı aranacak soru bu. Ve o sorunun anlamlı karşılık bulabilmesi için elimizde bazı ipuçları da mevcut!

Burada dikkat edilmesi gereken husus, CHP Genel Başkanı Özel'in, önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun çırağı olduğu gerçeği. Yani, bugün dillendirdiği siyaset tarzının, aylar önce Kemal Bey tarafından benimsenen ama onun siyasi yenilgilerine eklenen yıpranmışlığı nedeniyle uygulayamadığı "politik kurgular!" içerdiği asla unutulmamalı!

"Nedir onlar?" diye sorulursa... Üzerinde çalışılmış "taktik hamleler"... Dikkat ederseniz Sn. Özel, daha ilk günden cumhurbaşkanlığı makamı ile AK Parti Genel Başkanı arasında ayrı bir hat oluşturmayı umuyor. Cumhurbaşkanı ve devletin tepesi ile kavga etmemeye, kaba ve yaralayıcı bir dil kullanmamaya özen göstereceğini ima ediyor. Buna karşın, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'a sert muhalefet edeceğini de söylüyor. Bu ayrıştırmayı geçmişte farklı gerekçelerle deneyenler hatta AK Parti içinden dahi bu yola girenler olmuştu.

Özel CHP'sinin, parti iç ve dışı kontrolsüz güçlerinin bu oyunu ne kadar başarılı oynayacakları ve ne zamana kadar sürdürebilecekleri şimdilik muamma!

Bir başka kritik husus ise CHP patentli faaliyetlerin dar kalıplarını kırmayı amaçlayan kitlesel girişimler! Bir başka anlatımla... CHP'nin öncülük edeceği, parti siyasetini geri planda bıraktığı izlenimi uyandıracak, toplumun çeşitli kesimlerini ortak paydada buluşturacak eylemler. Öyle ya emeklilere seslenince, atanamayan öğretmenler başlığını açınca, staj mağdurları deyince bunun sağı, solu, memleketi, meşrebi doğal olarak ikinci plânda kalıyor.

Özetle...

Cumhurbaşkanı'nın devletteki ve toplumdaki karşılığını hesaba katarak saygı gösterdiğini iddia edebilen fakat AK Parti bağlamındaki siyaset alanına ağır atak yapan bir CHP ile karşılaşabiliriz. Üstelik bu CHP, popülizme abanarak, halkın cari sıkıntılarını sonuna kadar manipüle ederek oy tabanını büyütmeyi de deneyebilir.

Demem o ki...

CHP'yi ne abartmak ne de hafife almak lazım! AK Parti hem iç muhasebesini tamamlayıp yeni şeyler söylemek hem de CHP'nin yenilenen siyasetinin maskesini düşürmek zorunda!