31 Mart Yerel Seçimi analizi (5) Güneydoğu’daki seçim sonuçları bize ne anlatıyor?

Dünkü yazımda 31 Mart yerel seçimlerine katılım oranının düşüklüğünü değerlendirmeye çalışırken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki rakamlar özellikle dikkatimi çekti ve beni bu bölgeye biraz daha yakından bakmaya yöneltti.

Tabii bu amaçla yola koyulurken, her seçimde bu bölgelerde katılımın genellikle ülke ortalamasının altında seyrettiği belirtilerek, bu durumun olağan karşılanması gerektiği görüşü öne sürülebilir.

Gelgelelim rakamlara baktığımızda, bu bölgelerde 2019 yerel seçimi oranlarının ciddi ölçülerde altına inilmesi bir meselenin varlığına işaret ediyor. 2019 yılının yüzde 84.66 ve son 31 Mart seçiminin yüzde 78.55 olan katılım oranları arasındaki altı puanlık farkın da üstüne çıkan bir gerilemeden söz ediyoruz.

BÖLGEDEKİ GENEL GÖRÜNTÜ KATILIMIN DÜŞÜKLÜĞÜ

Örneğin, Diyarbakır’da bundan beş yıl önce 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen yerel seçimde katılım oranı yüzde 78.60 çıkmıştı. Buna karşılık, geçen 31 Mart’ta Diyarbakır’da katılım oranı belediye başkanlığı sandıklarında yüzde 67.34’e kadar inmiştir. Bu oran belediye meclisi sandıklarında yüzde 67.01’e kadar düşmüştür. Her halükarda arada yaklaşık 11.5 puan gibi bir fark söz konusu.

Bölgede bir iki ilden daha örnek vererek konuyu açmaya çalışalım. Örneğin, Van’da 2019 yerel seçiminde katılım oranı 78.36 iken, 31 Mart’ta bu oran 67.38 olmuştur. Keza Mardin’de 2019 yılındaki oran 80.61 iken, bu kez 73.09’a inmiştir. Bölgedeki genel görüntü bu yöndedir.

Ayrıca, bundan 10.5 ay önce yapılan milletvekili seçimindeki katılım oranları ile kıyaslandığında, bölgedeki düşüşler daha da sert görünüyor. Örneğin, Diyarbakır’da 14 Mayıs 2023 milletvekili seçiminde katılım oranı yüzde 81.72 oranında gerçekleşmişti.

SANDIĞA GİDENLERİN SAYISINDA 157 BİNLİK GERİLEME

Diyarbakır örneğinden devam edersek, meseleyi şöyle ifade edebiliriz. Geçen 14 Mayıs’taki milletvekili seçiminde Diyarbakır’da 937 binin üstünde vatandaş oy vermek üzere sandık başına gitmişti. Geçen süre zarfında seçmen sayısı bu ilimizde 17 bin kadar artmıştır. Buna karşılık, 31 Mart’ta Diyarbakır’da oy vermek üzere sandığa giden insanların sayısı 780 binde kalmıştır. Aradaki fark 157 bindir.

Tabii ki meselenin birçok boyutu var. Bu durum, öncelikle ülke genelinde tanıklık ettiğimiz katılımdaki düşüş yönelişinin bir yansımasıdır. AK Parti’nin ülkedeki toplam oy kaybına bakıldığında, değindiğimiz yönelişin sonuçları bu partide daha belirgin yaşanmıştır 31 Mart’ta.

Seçim verileri, katılımın gerilemesinin bazı illerde HDP çizgisinin devamı olan DEM Parti’nin oylarına değişen ölçülerde düşüşler şeklinde yansıdığına işaret ediyor. Yine Diyarbakır örneğinden giderek göstermeye çalışalım.

Bu ilimizde 2019 yerel seçiminde büyükşehir belediye meclisi sandıklarında HDP’ye 474 bin oy kullanılmıştı. HDP’den seçilen belediye başkan adayı Dr. Selçuk Mızraklı’ya ise 490 bin oy çıkmıştı. Tam beş yıl sonra HDP’nin uzantısı olan DEM Parti’nin oyu büyükşehir meclisinde 445 bine gerilemiştir. Bu partiden belediye başkanı seçilen Ayşe Serra Bucak Küçük ise 463 bin oy almıştır.

MİLLETVEKİLİ SEÇİMİ İLE KIYASLANDIĞINDA DEM PARTİ VE AK PARTİ KAYIPLARI

Diyarbakır’da belediye meclisi oylarını geçen yılki milletvekili seçimi ile kıyasladığımızda, düşüş çizgisi daha da dikkat çekicidir. Katılım oranının yüzde 81.72’ye yükseldiği bu seçimde HDP çizgisindeki Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’ne (Yeşil-Sol Partisi) 561 bin oy çıkmıştı.

Bu siyasi hareketin oyu 31 Mart’ta DEM Parti’de 445 bine gerilemiştir. Aradaki düşüş miktarı 115 bin dolayındadır. AK Parti de Diyarbakır’da 14 Mayıs’a kıyasla 80 bin civarında oy kaybına uğramıştır.

Geçen mayıs seçimi üzerinden kıyaslama yapıldığında, diğer illerden de şu örnekler verilebilir. Geçen mayısta Van’da 287 bin dolayında olan Yeşil-Sol Partisi oyları bu kez 240 bin dolayına gerilemiştir. Mardin’de ise 242 binden 202 bine doğru bir gerileme söz konusudur.

Ancak bu düşüşlere rağmen DEM Parti’nin bu illerde başat siyasi aktör olarak yerini koruduğunu teslim etmemiz gerekir, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen.

HÜDA PAR GÜNEYDOĞU’DA ZEMİN KAZANIYOR

Öte yandan, Diyarbakır’da alınan sonuçlar bölgedeki oy hareketlerinin doğrultularını göstermesi bakımından da önemlidir.

Öncelikle, varılan mutabakat çerçevesinde geçen mayıs ayında adayları AK Parti listesinden seçime katılan HÜDA PAR, bu kez kendi başına yarışa dahil olmuş ve bölgede elle tutulur bir varlık göstermiştir.

HÜDA PAR’ın Diyarbakır Büyükşehir Meclisi’nde 55 binin üstünde oy aldığına dikkate aldığımızda, bu oy geçişinin azımsanmayacak bir miktarının AK Parti’den geldiğini tahmin etmek güç değildir.

Yeniden Refah Partisi’nin bu zaman zarfında oyunu 14 binden 29 bine çıkartması, yani iki kat arttırmış olması da yine belli ölçülerde iktidar partisinin kayıpları bağlamında okunabilir.

Diyarbakır’da karşımıza çıkan kalıbın Güneydoğu Anadolu’nun birçok ilinde değişen oranlarda tekrarlandığını söyleyebilmek mümkündür.

Bu arada, HÜDA PAR’ın güneydoğuda en kayda değer sonuçlardan birini eskiden beri kuvvetli bir varlık gösterdiği Batman’da aldığını belirtelim. Batman’da il genel meclisi sandıklarında bu partiye 35 binin üstünde oy çıkmıştır.

Ayrıca, Batman merkez ilçesindeki belediye başkanlığı seçiminde HÜDA PAR adayı Serkan Ramanlı, seçimi kazanan DEM Partisi adayı Gülüstan Sönük’ün ardından yarışı ikinci tamamlamıştır. Bir başka anlatımla, HÜDA PAR, il merkezinde ikinci parti konumuna gelmiştir. Sönük’e 122 bin, Ramanlı’ya ise 29 bin oy çıkmıştır.

KATILIMIN DÜŞÜKLÜĞÜNÜN GERİSİNDEKİ MUHTELİF FAKTÖRLER

Bu tabloyu aktardıktan sonra yeniden bölgede seçime katılım oranının düşüklüğü sorusuna dönelim.

Bu soruya yanıt ararken, bölgedeki bazı gazetecilerin, kanaat önderlerinin görüşlerine, bu konuda yayımlanmış değerlendirmelere başvurdum. Örneğin, Diyarbakır’da seçim öncesinde sahada çok sayıda vatandaşla mülakat yapmış olan meslektaşım Ferit Aslan, DEM Parti adayları kazansa bile yeniden kayyum atanacağı beklentisinin çok yaygın ifade edildiğini, bunun katılımın gerilemesinde rol oynadığını söyledi.

Buna karşılık, DEM Parti’nin seçimi kazanacağının tahmin edilmesinin bu partiden seçmenleri sandığa gitmek konusunda kayıtsızlığa yönelttiği gibi değerlendirmelere de rastlamak mümkün.

Öte yandan, DEM Parti’de seçimler öncesinde aday belirlemek amacıyla ön seçim yapılmasına karşılık, partinin yönetici kadrolarının çıkan sonuçların bir bölümüne itibar etmemelerinin yol açtığı rahatsızlıkların da bu partiden katılımı olumsuz yönde etkilediği sıkça vurgulanıyor.

GÜNEYDOĞU’DAN İSTANBUL’A DOĞRU DEĞİŞEN TUTUMLAR

Bu ihtimallerin her birinin değişen oranlarda belli bir etkisinin olduğu düşünülebilir. Ancak oy miktarında belli kayıplara uğrasa da, DEM Parti, son dönemdeki bütün seçimlerde yaşandığı üzere bölgede birinci parti olma vasfını bir kez daha sergilemiştir.

Sonuçta, geçen dönemde yerel yönetimlerde pek çok soruşturma ve kovuşturmaya uğrayan seçilmiş HDP yöneticilerinin yerine yaygın bir şekilde kayyum atanması uygulamalarına karşılık, bu siyasi hareketin seçmen tabanında partiyi sahiplenme anlamında bir tutum değişikliği söz konusu olmamıştır.

Buraya kadar aktardıklarımız, yalnızca bölgedeki siyasi tabloya odaklanıyor. Ancak yerel seçimin İstanbul cephesine baktığımızda bu partinin seçmenleri açısından farklı siyasi davranışlarla karşılaşıyoruz. İşin bu kısmını ayrıca değerlendirmemiz gerekiyor.